dc.description.abstract |
Modernite düşüncesinin evrensel doğruyu bulma arayışı, sanat alanında da etkili olmuş, fikir yerine biçimsel kaygıların egemen olduğu sanat, kendini tekrar etmeye başlamıştır. Modernizmin sona erişiyle, biricik olan sanat objesi önemini kaybetmiş, kavramlar, orjinal fikirler ve farklı sunum şekilleri sanat alanında yeni kapılar açmıştır. Bu çalışmada, tek merkezci ve ataerkil bir söylemle yazılmış olan sanat tarihi içerisinde, kadın bedeninin ve toplum içindeki varlığının temsil edilme biçimleri ve öznelliğin sanat üretimindeki yeri incelenmekte, Sophie Calle, Nan Goldin ve Marlene Dumas'nın çalışmaları ile örneklendirilmektedir. Toplumsal pratiklerde olduğu gibi sanat alanında da Batı-Doğu, siyah-beyaz, kadın-erkek ayrımları yaşanmıştır. Bu karşıtlıklar dahilinde, Batılı beyaz erkek özne etken bir tavır içindeyken, kadın sanatta estetik bir haz objesi olarak temsil edilmiştir. Çalışma içerisnde, feminist hareketlerin etkili olduğu ve toplumsal cinsiyet teorilerinin önem kazandığı 1960 sonrası dönemde, kadın sanatçıların bedeni ve bireysel hikayelerini, sanat alanında etken bir hale gelebilmek amacıyla kullanış şekilleri incelenmektedir. Sanatçıların öznel bir bakış açısı ile eleştirisini yaptığı iktidar söylemleri, postmodern düşünceler bağlamında önemini kaybetmeye başlamıştır. Toplumsal ve teknolojik gelişmelerin önem kazandığı bir sanat ortamında öznellik, farklı eğilimlerin ifade edildiği bir özgürlük imkanı sağlamaktadır. Anahtar Kelimeler: Sophie Calle, Nan Goldin, Marlene Dumas, çağdaş sanat, öznellik, bedenin temsili. |
|