dc.description.abstract |
Günümüzde mutfak kültürünün özelliklerinin saptanması ve tanıtılması, yerel mutfaklara dönüş kapsamında değerlendirilmesi gereken bir öncelik olarak ele alınmalıdır. Beslenmeyi sağlayan ürünlerin geleneksel üretiminden başlayarak, ortak tüketim sürecinde temellenen, bu ürünlerin işlenerek besine dönüştürülmesi konusunu kapsayan alanlarda yapılacak analizlere gereksinim duyulmaktadır. Bu gereksinimin karşılanmasında toplumun her alanına görevler düşmektedir. Dünya üzerinde hızla yükselen bir eğilimle müzeler mutfak kültürünün korunması konusunda çalışmaktadır. Bu durumun en önemli sebeplerinden olan küreselleşme süreci, bir yandan mutfak kültürünün tek düzeleşmesini ciddi bir tehdide dönüştürürken, öte yandan ağırlıklı olarak yeni teknolojiler aracılığıyla bu ögelerin yayılmasını olanaklı hale getirebilir. Bu süreç içerisinde mutfak kültüründeki değişimler saptanmaz ise, yok olma süreci başlamakta, gelenek tehdit altına girmektedir. Müzeler, mutfak kültürünü koruma, değişen değerler karşısındaki durumunu saptama, gelecek kuşaklara aktarma, bu konuda toplumu eğitme ve bilgilendirme gibi konularda başvurulması gereken kurumlar olmaya başlamıştır. Özellikle somut olmayan kültürel miras ögeleri, bu mirası yaratanlar yok olduğunda ortadan kaybolmaktadırlar. Müzeler ise bu yok olan değerlerin yeni koruyucuları olarak rol oynamaktadırlar. Ancak mekansal ihtiyaçlar ve sergileme arasındaki ilişki göz önünde bulundurulduğunda mutfak kültürünün korunması için gerekli ortamlar yaratılamamaktadır. Saray müzeler dahilindeki mutfak yapıları bu kapsamda köklü bir mutfak kültürüne sahip olan Osmanlı Sarayı, günümüzde ayakta duran bölümleri ile mutfak kültürünün korunmasında önemli ve değerlendirilmesi gereken yapılardır. |
|