Özet:
Ülkemizde özellikle son on yılda yaşanan konjonktürel dalgalanmaların etkisi ile ekonomide yaşanan olumsuz gelişmeler, iç talebin daralması, yüksek faiz ve enflasyon, reel sektörün küçülmesine neden olmuştur. Makro ekonomi düzeyinde şirketlerin mali yapılarını incelediğimizde özellikle finansal giderlerin faaliyet kan üzerinde ağırlığının büyük olduğunu görmekteyiz. Ayrıca kamu sektörününde söz konusu dönem içerisinde finansman gereksinimi yükselen bir trend izlemiştir. Özel sektör, olumsuz ekonomik gelişmelerin etkilerini hafifletmek amacıyla borçlanmalarını azaltmış, sabit sermaye yatırımlarını erteleyerek sermaye gereksinimlerini azaltmalarına rağmen kamu sektörü henüz bu yönde bir gelişme gösterememiştir. Tasarrufların menkul kıymetlere yatırılarak halkın ekonomik kalkınmaya etkin ve yaygın bir şekilde katılması için gerek şart sermayenin tabana yaygınlaştırılmasıdır. Geniş bir sermaye tabanının oluşması, şirketlerin hisselerinin bir bölümünü halka açmalarına bağlıdır. İşletmeler gereksinim duydukları fonları değişik kaynaklardan sağlayabilmektedirler. Bu kaynaklardan en önemlisi sermaye piyasalarıdır. Sermaye piyasaları, işletmelerin orta ve uzun dönemli fon gereksinmelerini karşıladıkları organize piyasalardır. Şirketler, hisselerinin bir kısmını halka arz etmek suretiyle öz kaynak niteliğinde fon sağlamaktadırlar. Sağlanan bu kaynaklar duran varlık yatırımlarında, borçların tasfiye edilerek şirketin karlılığı üzerinde finansman giderlerinin olumsuz etkisinin azaltılmasında kullanılmaktadır. Hisse senetlerinin halka arz edilmesi, arz edildikten sonra IMKB'de işlem görmesi ile ilgili esaslar Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenmiş olup, uygulamaya yönelik işlemler tebliğler ile düzenlenmiştir.