Abstract:
1990' lı yıllar Türkiye ekonomisinde liberalleşme eğilimlerinin arttığı ve buna bağlı olarak hem ekonomik hem de sosyal alanda önemli gelişmelerin yaşandığı yıllardır. Dünyada artan küreselleşme sonucunda hem dış ticarette hem sermaye hareketlerinde artan serbestleşme eğilimleri Türkiye ekonomisini de etkilemiş, 1990 sonlarına doğru hem dış ticarette hem de sermaye hareketlerinde serbestleşmenin son dönemine girilmiştir. Dış koşullar Türkiye ekonomisini bu şekilde etkilerken, ülke ekonomisinin bu serbestleşme hareketleri sonucunda istikrarsız büyüme ve borçlar nedeniyle sık sık mali krizlere girmesi ve bunun sonucunda IMF'e başvurması da liberalleşme eğilimlerini arttıran bir diğer unsur olmuştur. IMF ise açtığı krediler karşısında devletin küçültülmesi için özelleştirme uygulamalarının hızlandırılmasını ve bütçede kara delik olarak görülen kamu harcamalarının daraltılmasını istemiştir. Böylece bir yandan dış koşulların, öte yandan iç koşulların zorlamasıyla 1990 sonlarında Türkiye ekonomisinde liberalleşme eğilimleri güç kazanmış, dış ticarette ve sermaye hareketlerindeki serbestleşme dışında, özelleştirme uygulamaları hızlanmış, devletin küçültülmesi amacıyla harcamalar kısılmaya çalışılmıştır. Ancak Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana zaten ekonomik ve sosyal sorunları olan ve henüz sanayileşmesini tamamlayamamış Türkiye ekonomisinde güç kazanan bu liberalleşme eğilimleri bir yandan makro dengesizlikleri arttırırken, öte yandan devletin zaten sınırlı olan sosyal rolünün daha da azalmasına yol açmıştır. Devlet anlayışındaki değişim ve artan borçlar nedeniyle faiz ödemelerinin bütçenin çoğunu kapsaması sonucunda bütçe içinde sosyal harcamalara ayrılan pay azalırken, devletin işveren rolünün azalması sendikal örgütlenmede gerilemelere ve istihdamda daralmalara yol açmıştır. Ekonomideki dengesizliklerin ve peş peşe yaşanan krizler sonucunda gelir dağılımındaki eşitsizlik artmış, kayıt dışı sektör büyümeye devam etmiştir. Öte yandan sosyal sorunlar bu şekilde artarken, bu sorunlara karşı devletin tavrı ise bir belirsizlik içindedir. Liberal devlet değildir, sosyal devlet değildir, paternalist de değildir.