Özet:
Klasik iktisatçılar iktisadi büyümenin çevre ve doğal kaynaklar üzerindeki etkilerim dikkate almamışlar, hava ve suyu bedava mallar olarak değerlendirmişlerdir. Ancak daha sonraları çevre kirliliğinin ulaştığı boyutlar ve neden olduğu toplumsal ve bireysel zararlar çevresel maliyetler kavramım gündeme getirmiştir. Ekonomik faaliyetlerin bu tür amaçlanmayan ya da girdi çıktı analizlerinde hesaba katılmayan sonuçlan dışsallıklar olarak adlandırılır. Çevre ekonomisi alt dalı da özel ve serbest malların niteliğini kötüleştiren ve bozan negatif dışsallıklarla ilgilenmektedir. Özellikle sanayi devrimi sonrasındaki insan faaliyetlerinin çevre ve dünyanın doğal dengesi üzerindeki bozucu etkisi doğanın taşıma kapasitesinin üzerine çıkmaya başlayınca göz ardı edilemeyecek yerel ve küresel olumsuz sonuçlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunlardan bazıları, ozon tabakasının incelmesi, küresel iklim değişikliği ve çölleşme, su kaynaklarının tükenmesi, artan nüfus ve gıda sorunudur. Yukarıda sözü edilen çevresel tahribat tablosunun ortaya çıkamaya başlaması, 1970'li yıllardan itibaren dünyada çevre konusunda çeşitli gelişmeler yaşanmasına neden olmuştur. Bu gelişmelerin başlıca kilometre taşlarından bazıları şunlardır: 1971 Büyümenin sınırları raporu, 1972 Stockholm BM Dünya Çevre Konferansı, 1983 BM Brutland 'Ortak Geleceğimiz' raporu, Rio BM Çevre ve Kalkınma Konferansı (Yeryüzü Zirvesi), 2002 Johannesburg Sürdürülebilir Kalkınma Yeryüzü Zirvesi. Sonuçta oluşturulan çözüm önerileri sürdürülebilir kalkınma kavramı etrafında ortaya konmuştur. Sürdürülebilirlik kavramının temelinde de ekonomik büyüme ve gelişmeyi doğanın taşıma kapasitesini aşmadan gerçekleştirebilmek bulunmaktadır. Bu amaçla geliştirilen sürdürülebilir kalkınma politikaları arasında, enerjinin etkin kullanılması, alternatif enerji kaynaklarına yönelinmesi, kullanılan malzemelerin geri dönüştürülmesi, üretim ve tüketim kalıplarının değiştirilmesi sayılabilir. Türkiye de, dünyadaki gelişmeler ve katıldığı uluslararası anlaşma ve birliklerin gereklilikleri doğrultusunda sürdürülebilir kalkınma ve çevre koruma konusunda daha çok hükumet ve çeşitli sivil toplum kuruluşları düzeyinde çeşitli adımlar atmıştır.