Özet:
Batı'nın sanayileşme ve modernleşme sürecini uzaktan izleyen Osmanlı İmparatorluğu, özellikle 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren reformlarla Batı'yla arasındaki farkı gidermeye çalıştı. Ancak yapılanlar çeşitli nedenlerle köksüz ve temelsiz kalmıştı. Birinci Dünya Savaşı'nın eşiğine gelindiğinde dualist bir toplum yapısı ve yarı sömürgeleşmiş bir ekonomi vardı. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Anadolu'da Batılı devletlerin işgallerinin başlamasına Türk ulusu Atatürk'ün etrafında birleşerek antiemperyalist bir savaş olan Kurtuluş Savaşı'nı başlatarak karşılık verdi. Çok zor koşullar altında kazanılan bu zaferin ertesinde imzalan Lozan Barış Antlaşması, tüm dünyaya bağımsız yeni bir Türk devletinin kurulduğunu haber veriyordu.Modern bir medeniyet yaratmak amacında olan Atatürk'ün önderliğinde reformlara girişildi. Yeni devletin amacı, muasır medeniyet seviyesine ulaşmak ve iktisadi kalkınmayı sağlamaktı. Kör bir Batılılaşmadan farklı olarak, Batılılaşmanın dayandığı temel ilkeler hayata geçirilmeye çalışıldı. Sembolik devrimlerle bir çağın bitip yeni bir çağın başladığı halka benimsetiliyordu. Siyasi, hukuki, toplumsal ve iktisadi reformlarla muasır medeniyet seviyesine giden yola girilmiştir. Bağımsız ve güçlü bir ekonomiye dayanmayan bir devlet uzun süre yaşayamayacağı için iktisadi kalkınmaya önem verildi. İktisadi kalkınmanın sağlanması için iktisadi tutum ve davranışların ve iktisadi zihniyetin değişmesi gerekiyordu. Yetinmeci, dünya malında gözü olmayan, aşırı kaderci bir zihniyetin yerini daha fazlasını elde etmeyi isteyen, maddi çıkarını koruyup gen, yaptığı işle ülke kalkınmasına yararlı olduğu duygusuyla çalışan bir zihniyete bırakması gerekiyordu. Çok zor koşullar altında yapılan atılımlar sayesinde profesyonel işadamı ve işçi sınıfı oluşmuştur. Yeni modern bir ulus devlet inşa sürecinde iktisadi düşünceyi ve yeni insanı anlatmayı amaçlayan bu tezi modern Türkiye'nin kurucusu Atatürk'ün ölüm tarihinde kesmemin anlamlı bir son nokta olacağını düşündüm. Bugünün Türkiye'sinin değişim ve gelişmeye açık yapısının temellerinin atıldığı kuruluş yılları, geri kalmış ülkelerdeki iktisadi kalkınma ve modernleşme süreçlerini değerlendirmede yol gösterici olacaktır.