Özet:
Sendikasyon kredileri, birden çok kreditörün biraraya gelerek bir fon talibine kullandırdıkları kredilerdir. Kreditörlerin biraraya gelmesi ile meydana gelen oluşuma "sendika", bu kredilerin düzenlendiği piyasaya ise "sendikasyon kredileri piyasası" adı verilmektedir. 1990'ların ortalarına kadar söz konusu piyasada faaliyet gösteren fon arz eden kurumlar (satıcılar) yalnızca ticari bankalar iken, bahsi geçen tarihlerden bu yana yatırım bankaları, sigorta şirketleri ve yatırım fonları gibi farklı yatırımcılar da görülmeye başlanmıştır. Dolayısıyla söz konusu piyasanın bir ticari bankacılık piyasasından, sermaye piyasasına evrildiği gözlemlenmektedir. Borçlanıcılar ise, uluslararası kuruluşlar, devletler, kamu kurumları ve kurumsal şirketlerdir. Kredinin birden çok kreditör tarafından sağlanmasının nedeni, kredi riskinin tek bir kuruluş tarafından üstlenilemeyecek kadar yüksek olarak algılanmasıdır. Bundan dolayı kredi tutarı kreditörler arasında belli bir düzende paylaşılmaktadır. Buna göre kreditörler açılacak krediye, önceden belirlenmiş katılım tutarlarından birisini seçerek katılabilmektedirler. Aynı seviyede katılımda bulunmuş olan bankaların oluşturduğu gruplara, "katılım grupları" adı verilmektedir. Bir sendikasyon kredisinde genellikle birden çok katılım grubu mevcuttur. Sendikasyon kredilerinde yasal çerçeve tek bir sözleşmenin bağıtlanması ile kurulmaktadır. Sözleşmenin tarafları kreditörler ve ödünç alandır. Yasal açıdan bakıldığında sendikasyon kredisi, farklı bankalar tarafından tek bir borçlanıcıya kullandırılan aynı koşullara sahip bir çok krediden oluşmaktadır. Bu durumun bir yansıması olarak, sendika üyesi bankalar, sadece kendi taahhütlerinden sorumludurlar. Bir kısım sendika üyelerinin yükümlülüklerini yerine getirmemeleri, diğerlerinin bunlardan sorumlu olmalarına yol açmamaktadır. Sendikasyon kredileri genellikle orta vadeli olmakla birlikte (3-7 yıl gibi), daha kısa ve daha uzun vadeler de görülebilmektedir. Sendikasyon kredileri sıklıkla değişken faizlidirler. Bankalar, kullandırdıkları sendikasyon kredilerini piyasadan kısa vadeli borçlanarak finanse etmektedirler. Bundan dolayı para piyasasındaki faizlerin değişmesi ile bankaların krediyi fonlama maliyetleri değişmektedir. Bu nedenle bankalar kredinin vadesini faiz dönemlerine ayırmakta ve her bir dönemde piyasa koşullarına uygun (bankaların fonlama maliyetini yansıtan) bir faiz oranı uygulamaktadırlar. Sendikasyon kredilerinin kullanımlarının yaygınlaşması ve önemlerinin artmasının arkasında yatan en önemli etkenler arasında esneklik ve dinamizm yer alır. Standart bir sendikasyon kredisinden bahsedilememektedir. Her bir kredi, ödünç alanın ihtiyaç ve IXözelliklerine göre detaylı olarak tasarlanabilmektedir. Diğer borçlanma enstrümanlarında bu kadar somut bir esneklik bulunmaması, bu finansman yöntemine mutlak bir avantaj sağlamaktadır. Ayrıca, kredi yapılarında ve işleyişlerinde her geçen gün yeni tekniklerin ortaya çıkması, farklı yöntemlerin uygulamaya konulması, yeni enstrümanların kredi yapılarında yer almaları, bu finansman yönteminin sahip olduğu dinamizmi göstermektedir. Sendikasyon kredilerinde, borçlanıcının fon ihtiyacının doğması ile başlayan, kredinin tasarlanması, pazarlanması ve kullandımından sonraki işlemleri kapsayan sürece, "sendikasyon süreci" adı verilmektedir. Sendikasyon sürecinin ilk aşaması yetki öncesi safhasıdır. Bu evre, borçlanıcının finansman ihtiyacının doğması ve piyasadaki kreditörlerin kredi düzenlemek için teklifte bulunmaları ile başlamaktadır. Bankaların borçlanıcıya kredi koşullarını bildirmesi ile devam eden süreç, borçlanıcının uygun gördüğü bankaya krediyi düzenlemesi için yetki vermesi ile sona ermektedir. Yetkilendirilen banka (veya bankalar grubu), "düzenleyici" ("düzenleyiciler") olarak adlandırılmaktadır. Yetki sonrası safha olarak adlandırılan sürecin ikinci evresinde düzenleyici, borçlanıcı ile üzerinde anlaşmış oldukları koşullar çerçevesinde, piyasadaki diğer kreditörleri krediye katılmaya davet etmektedir. Bu safhada ayrıca sözleşme metni hazırlanmaktadır. Katılımcıların kesinleşmesi ve sözleşmenin imzalanması ile bu aşama sonlanmaktadır. Süreçte yer alan son safha, imza sonrası aşamasıdır. Bu aşama, kredinin kullandırımı ve buna ilişkin mekanik ve operasyonel işleri ihtiva etmektedir. Sendikasyon sürecinde kimi bankalar farklı roller üstlenmektedirler. Bunlar içinde en önemlilerinden birisi, "ajanlıktır. Kredinin, kullandırım aşamasında operasyonel faaliyetleri yürüten, sendika üyeleri ile borçlanıcı arasında köprü kuran sendika üyesi, "ajan" adını almaktadır. Genellikle düzenleyiciler, aynı zamanda ajan olarak görev yapmaktadırlar. Sendikasyon kredileri, her geçen gün hacim olarak büyüyen bir ikincil piyasaya sahiptir. Bu piyasa, önceleri bir bankalararası piyasa iken, son dönemlerde sigorta, leasing ve diğer kurumsal şirketlerin katılımı ile zenginleşmiştir. Yaşanan bu olumlu gelişmeler sonucunda kar amacı gütmeyen çeşitli örgütler kurulmuştur. Bu örgütler, kendi faaliyet sahaları içerisinde etkin, likit ve profesyonel bir borç alım-satım piyasanın oluşması için standartlar oluşturmakta ve piyasa ile ilgili verileri kamuoyuna yayınlamak suretiyle piyasanın şeffaf olmasını sağlamaktadırlar. Sendikasyon kredilerinin önemli bir bölümü ABD ve İngiltere başta olmak üzere, gelişmiş ülkelerin borçlanıcı ları lehine düzenlenmektedirler. Piyasada yer alan gelişmekte olan ülkeler arasında ise Türkiye, Meksika, Brezilya, Çin, Tayvan ve Güney Kore öne çıkmaktadır.