Abstract:
Dinin, bireylerin günlük ekonomik yaşantısı üzerindeki etkileri, din ve ekonomi arasındaki ilişkinin incelenmesinde önemli bir etken olmuştur. Hem din hem de ekonomi, toplumsal yaşamı oluşturan ve toplumda bireyin düşünce ve davranış kalıplarına yön veren dokular veya ortamlardır. Din; rekabetçi piyasada dini kurumlar ve din adamları tarafından üretilen, ona inanan cemaat üyeleri tarafından tüketilen farklılaşmış bir maldır. Din piyasası; dini grup ve cemaatlerin varlıklarını sürdürebilmesi için kaynak ve üye bulma mücadelesi verdikleri piyasalardır. Arz edenler, bunu gerçekleştirirken, dışsallık, bedavacılık gibi sorunlarla da başa çıkmak zorunda kalmaktadır. Dinin talep yönü; Beşeri Sermaye Teorisi, Rasyonel Seçim Teorisi ve Hane Halkı Üretim Modeli ile açıklanabilmektedir. Dini talep edenler, kulüp mallarını tüketmek ve üyeliklerini devam ettirmek için katı dinler ya da dini kulüpler tarafından uygulanan bazı maliyetleri, fedakarlık yaparak ve kendilerini bu uğurda kurban ederek ödemeye istekli olmak zorundadır. Bu gibi fedakarlık beklentileri, bedelsiz kullanıcıları azaltmada rol oynamaktadır. Çalışmanın amacı; din ve ekonomi arasındaki bu ilişkiyi, kuramsal bir yaklaşımla incelemektir. Çalışmanın ileri safhalarında Max Weber’in öncü olduğu araştırmalar ışığında, Batılı Hristiyan ülkelerin ekonomik açıdan ileri seviyelerde olması, çoğu Müslüman ülkelerin ise ekonomik gelişmelerde geri kalmasında ki dinin rolü incelenmiş, dini farklılığın bu sonuca ulaştıran tek etmen olmadığı kanısına varılmıştır.