Özet:
Bu tez İstanbul’daki tango dansçılarının “toplumsal cinsiyet” kavramı algılarını ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Özellikle, dansçıların tangodaki `kadın’ ve ‘erkek’ rollerine nasıl büründükleri, bu rolleri nasıl yorumladıkları ve bu role geçiş için onları ne tür faktörlerin motive ettiği araştırılmıştır. Tangoda, kadınların normalde kaçındıkları erkeğin boyunduruğu altına girme; erkeklerin ise maço olarak anılmak istemedikleri için kendilerini vazgeçmeye mecbur hissettikleri kadınlara hükmetme rollerine büründükleri varsayımıyla hareket edilmiştir. Bu varsayımı değerlendirmek için katılımcı gözlem ve sezgisel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Dansçıların duygu ve düşüncelerinin derinine inmek için derinlemesine mülakat yönteminden yararlanılmıştır. Elde edilen bulgular söylem analiziyle yorumlanmıştır. Tezde, dans tarihi, dans ve kültürel çalışmalar ve dans, beden ve toplumsal cinsiyet ilişkisi ile ilgili çalışmalardan yararlanılmıştır. Ayrıca, tangonun Buenos Aires?ten İstanbul?a kadar uzanan tarihine ve nasıl bir dans türü olduğuna dair bilgilere yer verilmiştir. Tango cinsiyetçi bir danstır ve dans, içerisindeki cinsiyet rolleri icra edilerek yapılır. `Toplumsal cinsiyet ve performans? kuramının iddia ettiği gibi gündelik hayatta bize sunulan `kadınlık? ve `erkeklik? özelliklerine bağlı olarak `kadın olma? ve `erkek olma? halleri icra edildiği gibi, tango içerisinde de `lider? ve `takipçi? rolleri üstlenilerek yine bir cinsiyet performansı sergilenmektedir. Araştırma bulgularına göre bu rolleri hakkıyla icra etmek dansçılar açısından bir başarı ölçütü ve mutluluk kaynağı olmuştur. Dansçılar söz konusu `lider? ve `takipçi? rollerinin gerekliliklerine cevap verebildikleri sürece başarılı hissetmekte ve talep görmektedirler. İlk etapta adaptasyon sorunu yaşasalar bile, tango dili öğrenildiğinde bu rollere adapte olmak ve iyi bir şekilde gerçekleştirmek için ellerinden geleni yaptıkları tespit edilmiştir.