Özet:
17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen deprem felaketinden yaklaşık on beş milyon insan çeşitli derecelerde etkilenmiştir. Deprem, Kuzey Anadolu Fayı'ının batı ucundaki hareketlenmeler sonucu, Gölyaka - Karamürsel arasındaki bölgede şiddetli olarak hissedilmiştir. Bu bölgenin, önceki deprem bölgelerinden farklı olarak, nüfus ve yapılaşma yönünden yoğun olması, felaketin boyutlarım artırmıştır. Normal koşullar altında bu büyüklükteki bir depremden orta veya az hasarlı olarak çıkması beklenen pek çok betonarme bina, ağır hasar görerek can ve mal kaybına neden olmuştur. Bu da göstermektedir ki, inşaat sektöründeki hatalar halen devam etmektedir. Bu çalışmada, deprem sonrası meydana gelen yapı hasarları gösterilerek, devam etmekte olan hatalı yapı imaline ve mevcut yapıların durumuna dikkat çekilmeye çalışılmıştır. Deprem bölgesinde görülen hasarlar, taşıyıcı sistem tasarımına ve eleman tasarımına göre sınıflandırılmıştır. Tespit edilen görüntülerle bu yapı hasarlarının günümüzdeki durumu belgelenmeye çalışılmıştır. Kötü işçilik, eksik malzeme, yanlış yerleşim, hatalı dizayn, v.b. gibi uygulamaların, yürürlükteki deprem yönetmeliğe göre gerçekte nasıl olmaları gerektiği açıklanmıştır. Son bölümde, çeliğin korozyonu konusu işlenmiştir. Korozyon mekanizması açıklanarak, korozyona neden olan faktörler belirtilmiştir. Daha sonra, çeliğin donatı olarak betonun içindeki rolü göz önüne alınmıştır. Donatı çeliğin korozyonu incelenerek, neden olduğu hasarlar gösterilmiştir. Bu hasarların etkisinin belirlenmesi amacıyla 17 Ağustos depreminde hasar görmüş İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi binasında yerinde inceleme ve ölçümler yapılmıştır. Elde edilen bulguların ışığında örnek bir sayısal çalışma yürütülmüştür. Bu çalışmada, efektif olarak çalışan kesiti belirlenen korozyonlu bir betonarme kolonun depremde hasar görmesi sonucu kapasitesindeki değişim taşıma gücü prensibine göre hesaplanmıştır.