Özet:
Kıyı alanlarının en üretken ekosistemlerinden olan lagünler bu özelliklerini sağladıkları sosyal ve ekonomik olanakların yanı sıra barındırdıkları çok çeşitli canlı türleri için son derece elverişli, besin maddesi bakımından zengin bir ortam sunmalarına borçludur. Doğal olarak yerleşim için aranan bütün niteliklere sahip olan bu bölgeler zamanla artan nüfus ve beraberinde getirdiği endüstrileşmenin olumsuz bütün etkilerine son zamanlarda maruz kalmaya başlamışlardır. Giderek artan kirlilik yükü lagünlerde su kalitesi ve sucul yasam için en önemli tehdit unsurlarına dönüşmüşken diğer yandan bu problemlere çözüm arayan çalışmalar da hızla artmakta, yeni bakış açıları ve farklı çözüm önerileri her geçen gün gelişmektedir. Sucul sistemlerde yapılan bu tip çalışmalarda sistemin hidroliğini anlamak, yani suyun hareketini, nerede ne kadar beklediğini ve sonunda varacağı nihai noktaya ne kadar zamanda ulaştığını anlamak su kalitesi ve tasınım süreçleri açısından en önemli unsurdur. Sedimentin ise suyla taşınan maddeler içerisinde önemli olmasının nedeni üzerine adsorplanan maddelerin sedimentte birikmesi, tekrar askıya geçebilir olması nedeniyle uzun zaman süreçlerinde su kalitesi açısından artık problemsiz gibi görünen su kütlelerinde ani bozulma etkilerini ortaya çıkarabilmesidir. Bir başka önemli konu ise, sediment hareketinin morfolojik yapı üzerindeki etkisidir. Nihayetinde antropojenik baskı altında giderek kirlenen ve ekosistemi büyük ölçüde tahribata uğramış olan Küçükçekmece Lagününde hidrodinamik ve tasınım süreçlerinin ortaya konması, gölün gelecekte kurtarılması için atılacak her adıma rehberlik edebilecek bir çalışmadır. Bu çalışmada hidrodinamik ve tasınım süreçlerini kapsamlı bir biçimde ortaya koyabilecek herhangi bir çalışma öncesi yapılması gereken ön hazırlık çalışmalarına yer verilmiş ve Küçükçekmece örneği üzerinde uygulanmıştır.