Özet:
Su kullanımı, yaşam sürecinin vazgeçilmez bir bölümüdür. Çevredeki su kaynaklarının hacim ve konum itibarıyla kısıtlı olması kullanmadan doğan zararlı değişikliklerin, yani kirlenmenin tekrar çevreye ve kullananlara dönüşünü zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla kullanıcı, daha önce kullandığı su ya da onun dolaylı etkileri ile bu çevrimin ileriki safhalarında karşı karşıya gelmektedir. Su kirlenmesi sorunu son yıllarda bir çok yerde önemli boyutlara ulaşmıştır. Çeşitli endüstrilerden çıkan atıkların ve hızlı nüfus artışı ile birlikte artan evsel atıkların, arıtılmadan su kaynaklarına verilmesi, ayrıca tarımda uygulanan gübre ve ilaçlarla kirlenmiş suların da su kaynaklarına karışması, bazı durumlarda bu kaynakların önlem alınamayacak ölçüde kirlenmesine yol açmaktadır. Bunun sonucunda da insan sağlığının tehdit edildiği, ekolojik dengenin bozulduğu ve suların ekonomik değerinin yitirildiği bilinen bir gerçektir. Bu şekilde kirlenen kaynakların kullanılabilmesi için alınması gereken önlemler ise çoğu zaman güç ve pahalı olmaktadır. Bu nedenle doğal kaynakların kirlenmeye karşı korunması ayrı bir önem taşımaktadır. Yaşadığımız dünyada enerji darlığı ve çevre kirlenmesi insanlığın karşı karşıya bulunduğu önemli sorunların en belli başlıcalarıdır. Günümüzde kullanılan enerji ihtiyacının büyük bir bölümü fosil yakıtlardan sağlanmaktadır. Fakat bunun bilindiği gibi iki büyük dezavantajı vardır. Birinci olarak, fosil yakıtlar günden güne azalmaktadır. Çünkü bu kaynakların ömürleri sınırlıdır, ikinci olarak da, çevreyi kirletmekte ve ekolojik yapıyı bozmaktadır. Bu sorunların çözümü yeni enerji kaynaklarının bulunması geliştirilmesi ve yeni teknolojilerin üretilmesine bağlıdır. Yenilenebilir enerji kaynaklan, gerek bilinen enerji kaynaklarının bir ölçüde yerini tutabilmesi, gerekse üretim ve kullanma sırasında çevreyi daha az kirletmesi veya hiç kirletmemesi gibi iki önemli sebeple, hemen hemen her ülkenin önem verdiği konular haline gelmiştir. Yenilenebilir enerji kaynaklan içinde önemli bir yer tutan güneş enerjisinden yararlanma yöntemleri yıllardır bilinmesine rağmen, 1973 yılındaki petrol krizinden sonra önem kazanmıştır. Güneş enerjisinin, sınırsız bir potansiyele sahip olması, tükenmez niteliği, çevre kirliliğine yol açmaması, iletim ve dağıtım sorunu bulunmaması gibi avantajları vardır. Bilindiği gibi güneş enerjisi ısıtma, soğutma, kurutma, deniz suyunun damıtılması, yüzme havuzu ısıtılması gibi birçok alanda kullanılmaktadır. Güneş enerjisi ile tatlı su elde etmek, diğer destilasyon proseslerine göre ekonomik olarak avantajlı olduğu için fosil yakıtlara bir alternatif olarak kullanılabilir. Enerji maliyeti yoktur. İşletme ve bakım masrafları düşüktür. Ancak fosil yakıtlara göre elde edilen miktar çok daha azdır. Yeterli miktarlarda güneş radyasyonunun olduğu ve temiz suyun olmadığı uzak yerleşim merkezlerindeki küçük toplulukların yaşamlarını sürdürmeleri için, suyun temininde güneş enerjisi ile damıtma uygundur. Bu çalışmada havuz tipi güneş enerjili damıtıcı kullanılarak evsel atık su ve çeşitli endüstri kuruluşlarından alınan atık su numuneleri damıtılmış ve analizleri yapılmıştır. Aynı damıtıcıda deniz suyundan tatlı su eldesinde damıtılmış su çıkışım artırmak için çalışmalar da yapılmıştır.