Özet:
İnsanoğlunun günlük yaşamını sürdürebilmesi için gerekli unsurlardan birisi de enerjidir. Dünya nüfusunun artışı ve hızlı endüstriyel gelişme ile birlikte enerjiye olan ihtiyaç artmaktadır. Günümüzde kişi başına düşen enerji tüketimi ülkelerin gelişmişlik seviyesinin bir göstergesi olmaktadır. Ancak enerjinin günümüzde birçok yararının olmasının yanısıra, enerji üretimi ve nakli sırasında tabii çevre etkilenmekte ve kirlenmektedir. Dünya elektrik enerjisi üretiminin kaynaklara göre dağılımına bakacak olursak en büyük payın termik santrallara ait olduğu görülür. Termik santrallarda enerji üretimi için her yıl yakılan tonlarca yakıttan milyonlarca ton kirletici toz, S02, NOx ve CO atmosfere atılmaktadır. Bu kirleticiler insan sağlığını ve çevreyi olumsuz yönde etkilemektedir. Son yıllarda, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde çevreye karşı olan duyarlılığın artmasıyla fosil yakıtlı santrallarda yeni arayışlara girilmiştir. Bu sebeple çevreyi az kirletecek yeni teknolojiler uygulamaya konurken diğer taraftan yüksek verimle çalışan ve az yakıt tüketen teknolojiler geliştirilmeye başlanmıştır. Bu doğrultuda yaygınlaşmada olan santrallar arasında kombine çevrim santralları ve nükleer santrallar yer almaktadır. Bu çalışmada, enerji üretim tesislerinin sebep olduğu çevresel etkiler ve bu etkilerin azaltılması ile ilgili uygulanan yöntemler belirtilmiştir. Bu doğrultuda ülkemiz de gelişmekte olan ülkeler arasında olduğundan çevreye verilen önem artmakta ve buna paralel olarak önlemlerin alınması gerekmektedir. Ayrıca ülkemizdeki fosil yakıtlı santralların teknolojilerinin eski olması nedeniyle desülfürizasyon ve denitrifikasyon ünitelerinin kurulması lazımdır. Yapılan tahminlere göre 2010 yılından itibaren yerli enerji kaynaklarımızın enerji talebimizi karşılamayacağı belirtilmektedir. Bu sebeple ülkemizin planlarında uzun dönemde ithal kaynaklara olan talebin artacağı anlaşılmaktadır. Bu kaynaklar arasında kombine çevrim santralları ve nükleer santrallar yer almaktadır. Sonuç olarak enerji emniyeti, maliyet ve çevre bilincinin optimum noktada birleştirilerek önümüzdeki yıllarda nükleer santral ve kombine çevrim santralın kurulması gerektiği belirtilmiştir.