Özet:
Fosil yakıtların azalması insanoğlunu alternatif enerji kaynaklarına yöneltmektedir. Fosil ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının içerisinde en temiz ve en ucuz enerji kaynağı jeotermaldir. Jeotermal enerji yeni, tekrarlanabilen, sürdürülebilen, çevre dostu ve yerli bir enerjidir. Türkiye, elektrik ve elektrik dışı (doğrudan) jeotermal uygulamaların ortalama potansiyeli açısından dünyanın 7.ülkesidir. Türkiye'de 40 "C'nin üzerinde 170 adet jeotermal saha bulunmaktadır (Şimşek vd., 2000). Mevcut jeotermal kuyu ve kaynaklara göre ispatlanmış jeotermal kapasite 2628 MWt'tir (MTA). Muhtemel teorik jeotermal potansiyel ise 31.500 MWt'dir. (5 milyon konut eşdeğeri ısıtma), (Mertoğlu, 2000). Ekim 2000 itibariyle, Türkiye'de 52.000 konut eşdeğeri jeotermal ısıtma yapılmakta (493 MWt), 194 adet kaplıcada jeotermal akışkanlar balneolojik amaçlı kullanılmaktadır (327 MWt). Şu anda jeotermal kaynak potansiyelimizin ancak %2-3'ü değerlendirilmektedir. Türkiye 2010 yılında jeotermal doğrudan kullanımında dünyada ilk 3 'e girmeyi hedeflemektedir. Kendi öz varlığımız olan bir enerji türü olduğu için bir borsası bulunmamaktadır. Jeotermal Merkezi Isırma Sistemleri vatandaşın yaşam standardı yükselten altyapı ve çevre yatırımlarıdır. Bu çalışmada ülkemizdeki jeotermal enerji potansiyelinden, jeotermal suyun taşınması esnasında meydana gelen olumsuzluklardan ve bu olumsuzlukları gidermek için alınması gereken tedbirlerden bahsedilmiştir. Ayrıca Armutlu Tatil Köyü tesislerinin termal su ihtiyacının karşılanacağı AR-3 kuyusunun, kuyu içi sıcaklık/basınç dağılımı, rezervuar parametreleri ve Armutlu rezervuarından üretilen jeotermal akışkanın korozyon ve birikinti yapma özelliklerinin belirlenmesi ve boru hatunda mevcut korozyon problemini çözmek için alınması gereken tedbirlerden bahsedilmiştir.