Özet:
Son yıllarda, bilgisayar teknolojisinin yaygın kullanımı ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler yaşamın her alanında bir değişim ve yeniden şekillenme süreci yaratmaktadır. Bu durumun etkileri mimarlıkta da gözlenmektedir. Her geçen gün adına daha sık rastladığımız 'siber ortam', 'sanal gerçeklik' ve 'sanal mekan' gibi kavramlar, günümüz mimarlarına tasarım dünyasında yeni ufuklar açmaktadır. Bu araştırmanın amacı, mekan kavramından yola çıkarak, mekanın kavramlaştırılması ve sanal mekan arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Bu çalışmanın ilk aşamasında, çeşitli geleneksel mekan tanımlamaları üzerinde durulmuştur. İnsanlar mimariyi bir kartpostala bakarmış gibi incelerler. Ancak mimarinin gerçeği farklıdır. Mimari, farklı ortam, ışık ve bakış açılarından farklı zamanlarda algılanır. Mimari ile ilişki içindeki bu etkenler, çeşitli niteliklerde, örneğin güzel görsel imajlar üretir. Planlar, kesitler, görünüşler, maket v.b. araçlar mimariyi ve mimari mekanı tanımlamak için kullanılan araçlardır. Ancak bu araçlar, gerçeği tam olarak gösteremedikleri ve yaşatamadıkları için yeterli değildir. Mimariyi anlayabilmek için, içinde yaşamak, değişik bakış açılarından görmek, farklı zamanlarda algılamak ve içinde hareket etmek gereklidir. Bu bağlamda mekanm algılanma olgusu ele alınmış, fiziksel mekanı algılamamıza etki eden boşluk, hareket ve ışık v.s. gibi faktörler üzerinde durulmuştur. Ayrıca, fiziksel mekan kavramının günümüze kadarki gelişimi örnekler üzerinde incelenmiş ve değişimin gözlendiği çeşitli tarih dilimleri saptanmıştır. İkinci aşamada, temel olarak kavramlaştırma ve kavramsal mekan olgusu üzerinde durulmuştur. Bu bölümdeki kavramsal mekan olgusu, "Fiziksel mekandan sanal mekana geçerken mekanı kavramlaştırıyor muyuz?" sorusundan çıkmıştır. Bu bağlamda mekan kavramı edebiyat ve resim gibi farklı disiplinlerde ele alınmış ve fiziksel mekanı algılamamızı sağlayan faktörlerin aslında bu alanlarda da varolduğunu ortaya koyup, mekan kavramına ulaşmak amaç edinilmiştir. Tüm duyu organlarımızdan geçerek nesnelleştirilen duyumlar, bulunulan durumun içeriğine göre bir kavrama ulaşmaktadır. Örneğin, insanın yaşamının herhangi bir evresinde kullanmış olduğu parfüm, yeniden koklandığında kişiyi o döneme götürecektir. Bu götürme işlemi sırasında kişiye olumlu veya olumsuz etkiler yaşatabilecektir. Aynı durum mimari mekanlar için de söz konusudur, çünkü mimari mekan, içinde bulunan insanla etkileşimi bağlammda 'varlık' olarak düşünüldüğünde bir ruh taşır. Bu bölümde ayrıca tarih boyunca gerek mimarlar gerekse dönemin filozofları tarafından yapılmış mimarlık ve mekan kavramı tartışmaları üzerinde durulmuştur ve son olarak kavramsal mekan olgusuna bir tanım getirilmiştir. vii Üçüncü ve son aşamada ise, 'sanal gerçeklik' adı altında 'sanallık' ve 'gerçeklik' kavramları üzerinde durulmuştur. Sanal gerçeklik değil de, sanallık düşüncesi mimarlığa belirsiz, kesin olarak bildirimi olanaklı olmayan bir gelecek, ucu açıklık, geleceğin şimdi ve geçmiş üzerinde üstünlüğü benzetim değil, (zamansal) yer değiştirme vaadi, sonsuz açıklık düşüncesi sunmaktadır. Siberuzay kavramı ise mimarlığa bedenden ayrılmış, fiziksel olmayan veya aşkm bir tasarım kavramı düşüncesi, maddeden ayrılmış tasarım ve duyuların benzetimi, yeniden üretimi, çoğaltılması veya arttırımı düşüncesi sunmaktadır. Sanal mekanda, mekanı algılamamızı sağlayan faktörlerin varlığından söz edebiliriz. Ancak bu faktörlerin içeriği genişlemiştir. Yeni mekan sınırlarının ortak yönü, aslında sınır olmayışlarıdır. Duvar, kesin sınır olarak kabul edilmez. Bu bağlamda araştırmada sanallık konusunda çeşitli mimar ve filozofların düşüncelerine yer verilmiş, mimarlık mesleğiyle ilişkilendirilmiş, günümüzde 'Media-art' adı altında yapılan, sanal mekan ortamına örnek olabilecek denemelere yer verilmiştir ve son olarak sanal mekan olgusunda mekanı algılamamızı sağlayan faktörlerin varlığı tartışılmış ve sanal mekana bir tanım getirilmiştir.