Özet:
Servet-i Fünûn, Fecri-i Ati, Milli Edebiyat ve Cumhuriyet Edebiyatı dönemlerinde eser veren Hüseyin Rahmi Gürpınar, Türk edebiyatında egemen olan hiçbir akıma bağlanmamış ve "Halk için sanat" ilkesini benimseyerek Ahmed Midhat Efendi'nin romancılık anlayışını devam ettirmiştir. Gürpınar, bu tutumundan dolayı bazen takdir görmüş bazen de eleştirilmiştir. Türk edebiyatının en üretken sanatçılarından olan yazar, daha çok romanlarıyla tanınmış ve romanları dolayısıyla da çeşitli edebi tartışmalara konu olmuştur. Cadı romanı etrafında cereyan eden tartışmalar yüzlerce sayfaya ulaşan geniş bir içeriğe sahip olması bakımından ayrı bir öneme sahiptir. Bu çalışmada Cadı romanı dolayısıyla yazara ne tür eleştiriler yöneltildiği ve bu eleştirilere kendisi ve onu savunan sanatçılar tarafından nasıl cevap verildiği gösterilmeye çalışılacaktır. Bu çalışmaya konu olan edebi tartışmalar Cadı romanı üzerine başlamıştır. Bu edebi tartışmalar esnasında Gürpınar, onu eleştiren sanatçılar tarafından eserlerinde toplumun her kesimine hitap ettiği için "avam" romancısı olarak nitelendirilmiştir. Yazar, hakkındaki eleştirilere cevap vermek amacıyla iki eser kaleme almıştır. Bu çalışmanın asıl kısmını, Gürpınar'ın Cadı romanı hakkındaki eleştirilere cevap vermek amacıyla yazdığı Zamane Münekkitlerine Cevap: Cadı Çarpıyor ve Şekavet-i Edebiye isimli eserlerinin incelenmesi ve Latin harflerine aktarılması oluşturmaktadır. Tartışmanın sadece Hüseyin Rahmi Gürpınar cephesini göstermek yetersiz olacağı için bu iki eserle birlikte konuyla ilgili yazılmış üç kitap, on bir makale, çeşitli sanatçıların görüşlerine yer veren bir anket ve Abdülhak Hamit Tarhan tarafından yazılan bir şiir de değerlendirilecektir. Gürpınar'ın lehinde ve aleyhinde yazılan bu makale ve kitaplardan yapılan alıntılarla tartışmanın nasıl bir seyir izlediği ve daha çok hangi meselelerin tartışıldığı gösterilmeye çalışılacaktır. Son olarak ise Hüseyin Rahmi Gürpınar'a karşı en ağır eleştirileri yapan Ali Naci Karacan'ın tartışmalar bittikten yirmi beş sene sonra İkdam gazetesinde yazardan özür dilemek maksadıyla yazdığı "Suya Sabuna Dokunmadan Bir Roman Münasebetiyle" adlı yazısına yer verilecektir.