Özet:
Güner Sümer’in sanatçı kişiliği tüm kalem faaliyetlerinde ana problematiği oluşturan
toplumculukla biçimlenmiştir. Sümer, yaşadığı dönemde toplumsal problematiğin
ezdiği insanlardan biriyken sivrilerek bu grubun sözcüsü durumuna geldi. Güner
Sümer, dramatik yazarlığının odağına yerleştirdiği küçük insan temiyle toplumsal
problematiği yansılamıştır. Nitekim Sümer’e göre bir dramatik yazarın asli görevi
toplumsal problematiğe karşı duyarsızlaştırılmak istenen insanı bilinçlendirmektir.
Bir yazarı başarılı kılan nitelik küçük insanın yükselişine tanık olmasıdır. Bundan
ötürüdür ki bir yazar topluma yüksek bir kuleden bakan olamaz. Aydınlar grubu,
kimliği ne olursa olsun tüm ezilen insanların bilinçlenmesine tanıklık etmelidir.
Toplumsal problematikle savaşan insanın ihmali dramatik yazarın kendini
kandırması anlamına gelir. Bu tezin yazılmasındaki amaç, Güner Sümer’in dramatik
metinlerinin çekirdeğini oluşturan, çaresizlikleriyle mücadele eden ve yaşam
koşulları ağırlaşan orta halli tiplerini dönemin politik, toplumsal ve ekonomik
problematiği bağlamında ele almaktır. Metinlerdeki kahramanların her biri farklı bir
toplumsal sorunu sembolize eder. Güner Sümer, bu sorunları tipik durumlar halinde
ve tipler aracılığıyla yansılamıştır. Tiplerin karşıt ve koşut şekillerde çizilmesi bir
dinamizm oluşturma amacıyladır. Dramatik metinlerin bir diğer özelliği tarihsel aile
kurumunda geçmeleridir. Toplumsal problematiğin aileye etkileri bocalayan insan
eliyledir. Aile dışındaki bireyler kötücül özellikleriyle acımasız dış dünyayı
sembolize ederler. Dramatik metinlerin aile kurumu odaklı yapısı toplumun en
küçük yapı biriminin sahne tekniği ve yapısına uygunluğuyla açıklanabilir. Sahneden
beklenen, dramatik metinlerdeki bocalayan insanı yansılamasıdır. İzleyici, bocalayan
insanın üzerine düşen gölgesiyle toplumsal problematiği içselleştime sürecine girer.
Tiyatro salonundan bilinçlenerek çıkan izleyici, toplumsal değişim ve dönüşümün
bel kemiğini oluşturacaktır.