Abstract:
Bu tezde, İstanbul'un eski gecekondu ve işçi semtlerinden biri olan Sanayi Mahallesi'nde AKP'nin yerel parti örgütüne bakılıyor. AKP iktidar olduğu dönem boyunca, toplumsal alandaki desteğini korumayı sürdürdü. Özellikle de soyo-ekonomi düzeyi düşük olan kentsel yerellerden o(na)y almayı başardı. Bununla birlikte AKP ilgili çalışmaların büyük oranda, partinin ekonomik-sosyal politikalarıyla, ideolojik kimlik kodlarıyla, "karizmatik" liderliğiyle ya da konjonktürel gelişmelerle sınırlı kaldığı görülüyor. Bir toplumsal ilişki biçimi olarak parti örgütünün kendisi ise göz ardı ediliyor. Yerel siyasal süreçlere bakmayı gerekli kılan bu noktalar, bu tezin çıkış noktasını oluşturuyor. Tezde öncelikle Sanayi Mahallesi'nin sosyal-siyasal tarihi ve sınıfsal görünümü hakkında bilgi veriliyor. Bu arka planla partinin kuruluş süreci ve yerel siyasal alandaki yeri değerlendiriliyor. Partinin yerel kadrolarını (aracıları) nasıl mobilize ettiği ve onlar üzerinden bölge halkına nasıl bir siyaset götürdüğü sorgulanıyor. Devamında, kitle partisi iddiasına rağmen AKP'nin yerelde "seçilmiş" gruplara açık olduğu ayrıca etnik ve mezhepsel sınırlara sahip olduğu gösteriliyor. Partinin siyaseti "ayrıcalıklı" kılan ilişki ve toplumsal eşitsizlik biçimlerini beslediği ve meşrulaştırdığı vurgulanıyor. Ayrıca partinin yerelde, belediye gibi imkân ve kaynaklar ağına sahip ayrıcalıklı bir alan olarak güç ve rekabet ilişkileriyle işlediği belirtiliyor. Bölgedeki farklı toplumsal kesimlerin parti ağlarıyla yaşadıkları sınıfsal-kültürel-sembolik dönüşümler üzerinde duruluyor. Bu bağlamda yerel sermaye grupları, alt sınıflar, kadınlar, mahalle gençleri, küçük girişimciler gibi sosyal-sınıfsal grupların hikâyeleri konu ediliyor. Bu grupların siyasete bakışları ve partiye yaklaşımlarına yer veriliyor. Çalışmanın teorik çerçevesi, Pierre Bourdieu'nün (politik) alan kuramı ve sermaye, strateji, habitus ve illusio (yatırım) gibi alan kuramıyla ilişkili kavramlarla kuruluyor. Tezde temel olarak, AKP'nin toplumsal onayının arkasında, kentsel yerellere kadar yayılmış örgütsel varlığı ve mobilize ettiği, ona bağlılık duyan "sıradan" toplumsal aktörler olduğu savunuluyor.