Abstract:
1990'lı yıllarda Türkiye'de devlet örgütlenmesi; "milli güvenlik" anlayışını merkeze alan bir yönetim zihniyeti ile oluşturulan ideolojik, kurumsal ve hukuki düzenlemelerle şekillenmiştir. Bu dönemde benimsenen güvenlik siyasetinin açık gerekçelerinden biri Kürt meselesinin bir iç tehdit problemi olarak ele alınmasıdır. Güvenlik politikası iç tehdidi öne çıkaran biçimde yeniden düzenlenmiş ve olağanüstü araçlar devreye sokulmuştur. Devletin güvenlik kurumlarındaki yeniden yapılanma polis teşkilatının etkinliğini arttırmıştır. Bu çalışmada, polis teşkilatının "milli güvenlik" ve "terör" kavramları ile şekillenen olağanüstü hâl koşullarına uygun şekilde yeniden yapılanma süreci incelenmektedir. Bu sürecin öne çıkardığı birimlerden biri olan, devletin olağanüstü araçları arasında önemli yer edinen Polis Özel Harekat Timleri üzerinde durulmaktadır. Polis Özel Harekât Timleri polis teşkilatının "terörle mücadele" söylemine eklemlenerek etkinliğini arttırmasını sağlayan, militer polislik anlayışının taşıyıcısı bir birim olarak dikkat çekmiştir. Aynı zamanda insan hakları ihlalleri, hukuk ihlalleri, denetimsiz ve kontrolsüz biçimde güçlendikleri yönünde eleştirilerle birlikte anılmışlardır. Timlerin öncelikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da başlayan ve Batı'ya taşınan uygulamalarına ilişkin sorunlar yasallık sınırlarının tartışılmasına neden olmuştur. Çalışmada bu sorunların kaynağı olarak olağanüstü hâl uygulamalarının yarattığı hukuki ve siyasi muğlaklıklar görülmektedir. Polis Özel Harekât Timleri özelinde devletin yasallık sınırları üzerine bir tartışma yürütülmesi amaçlanmaktadır. Bu tartışma için, birimde çalışan personelin yasalara uygun davranmadığı olaylar ve bu olaylar yargıya intikal ettiğinde sürecin nasıl ilerlediği izlenmeye çalışılmıştır.