Özet:
Bir aidiyet sorunu olan kimlik, içinde bulunduğu toplumsal ve kültürel ilişkilerin ve ayrıca geçmişten günümüze ortaya çıkan tarihsel durum ve süreçlerin tamamından etkilenerek kendini inşa eder. Bu bağlamda önemli kültürel ve toplumsal sonuçları olan göç süreçlerinin kimliğin inşasında oynadığı büyük rol, yadsınamaz bir gerçektir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında yükselişe geçen uluslararası göç de hem göç alan hem de veren ülkeler için kayda değer toplumsal ve kültürel sonuçlar doğurmuş; bunun yanı sıra kimlik tartışmalarını da beraberinde getirmiştir. Bu çalışmanın amacı; 1961 yılından itibaren Almanya'ya yönelik Türk işçi göçü hareketinin öngörülmeyen bir sonucu olarak bugün Almanya'da yaşayan, eğitim gören ve bu toplumun bir parçası olan Türk kökenli üçüncü nesil bireylerin sahip olduğu kimlik algısını araştırmaktır. Kimlik inşasında ön koşul, her zaman bir ötekine duyulan ihtiyaçtır. Hiçbir kimlik aidiyeti, kendisinden farklılıklarının bulunduğu ve aynı zamanda asgari düzeyde benzerliklerde buluştuğu bir Öteki olmadan var olamaz. Dolayısıyla, Almanya'da yaşayan Türk kökenli bireylerin kendi kimliklerini inşa etmesinde de Öteki önemli bir yer taşımıştır. Ancak günümüzde üçüncü neslin, kendileri için Öteki olan Alman kimliğini, bu ülkeye ilk göçü gerçekleştiren akrabalarının aksine, kendilerinden tamamen farklı bir noktada konumlandırmadığı; kimliklerini inşa sürecinde Alman kimliğine de yer verdikleri gözlemlenmektedir.