Abstract:
Bu çalışmada, kuruluş tarihinden bugüne dek geçen yarım asırlık sürede, özgün ve
güçlü yapısıyla Türkiye siyasetinde önemli bir aktör konumunda olan Milliyetçi
Hareket Partisi (MHP) üzerinde durulmaktadır. MHP’nin ve bir bütün olarak
milliyetçi hareketin teorik, pratik ve örgütsel gelişimi ve bu gelişimin ideolojik
yansımaları, zamandizinsel bir yöntemle inceleme konusu haline getirilmiştir.
Çalışmanın ortaya çıkmasını sağlayan temel faktör; Türkiye’de çok partili siyasal
yaşama geçişle başlayıp bugüne uzanan süre aralığında, siyaset arenasında irili-ufaklı
onlarca partinin tarihin tozlu raflarına kaldırılmış olmasına rağmen, Milliyetçi
Hareket Partisi’nin gücünü ve etkisini artırarak sahnenin orta yerinde dimdik ayakta
kalabilmesinin nedenlerini anlama ve anlatma isteğidir. Bu bağlamda, araştırmada
öncelikle bir nevi etimolojik yöntem uygulanarak MHP’nin ideolojik ve örgütsel
kökeni üzerinde durulmuştur. Araştırma neticesinde, güçlü bir kökene ve zengin bir
politik mirasa sahip olmayan siyasal parti ve örgütlenmelerin zamanla yok olduğu
görülürken, MHP’yi bugün hala sahnenin merkezinde tutan asıl faktörün, kökleri
Cumhuriyete ve hatta geç Osmanlıya dayanan ideolojik ve örgütsel birikim ile zengin
politik miras olduğu görülmektedir. Bu noktada karşımıza iki önemli ve güçlü
kaynak çıkmaktadır. Bunlardan biri, geç Osmanlı-erken Cumhuriyet döneminde Ziya
Gökalp ve Yusuf Akçura öncülüğünde ortaya çıkan vatandaşlık temeline dayalı
kültürel milliyetçilik olgusudur. Bu milliyetçilik, Mustafa Kemal ile birlikte bazı
eklemeler ve uyarlamalarla Kemalist milliyetçilik adını almıştır. İkinci güçlü kaynak
ise, Zeki Velidi Togan ve Fuat Köprülü öncülüğünde özellikle Türk Tarih tezi
uygulamalarında kendini belli eden Kemalist milliyetçilik eleştirisidir. Resmi
ideolojiye yönelik bu eleştiri biçimi de zamanla Nihal Atsız, Rıza Nur, Reha Oğuz
Türkkan gibi düşün insanlarınca bir adım ileriye taşınarak, Kemalist milliyetçiliği
aşan ırk temelli etnisist milliyetçilik şekline bürünmüştür. Bu iki ideolojik temel
üzerinden yükselen ve 1960’ların özgün ekonomik, siyasal ve toplumsal koşullarının
etkisiyle partileşme aşamasına gelen MHP’yi ön plana çıkaran bir diğer özellik de,
MHP milliyetçiliğinin diğer birçok siyasal öğreti ve düşünceyi hazmedebilme ve
onları kendi milliyetçilik potasında eritebilme yeteneği olmuştur. 1970’lerden sonra
gözlemlenen Türk-İslam ülküsü ve Türk-İslam sentezi bu durumun somut örneklerini
teşkil eder.