Özet:
Soğuk Savaş sonrası özellikle post-kolonyal veya zayıf devlet (weak state) olarak adlandıracağımız devletlere uluslararası normlara uygun hale getirmek için dış müdahaleler gerçekleşmiştir. Ancak genel olarak bu ülkelerde yeniden yapılandırılma süreçlerinin sağlıklı olmadığı ve iç çatışmaların arttığı gözlenmiştir. Irak bu ülkelerden biridir. Müdahale öncesi Irak'ın yoksul bir diktatörlük yapıdan refah, çok kültürlü liberal bir demokrasiye, istikrarlı bir ekonomiye ve bölgede model bir ülkeye dönüşeceği beklentisi ve söylemi hâkimdi. Ancak günümüzde Irak bölgede model bir ülke olarak gösterilmekten çok devlet yapısında değişiklik olması beklenen ülkeler için (örneğin Suriye) olumsuz bir örnek olarak gösterilmektedir. Bu çalışmada Irak Devleti'nin neden başarılı bir şekilde yeniden yapılandırılamadığı sorgulanacaktır. Irak siyasetinde 2003 sonrası yaşanan çatışmalar incelenerek çatışma kaynaklarının tespit edilmesi, yapılan hatalardan dersler çıkarılması ve Orta Doğu bölgesinin dönüşüm sürecine bu açıdan katkı sağlanması amaçlanmaktadır. Irak Devleti, yapısal özellikleri bağlamında zayıf devlet olarak kavramlaştırılan devlet modeline uygun bir devlettir. Aynı zamanda yine yapısal özellikleri bağlamında tipik bir Orta Doğu ülkesidir. Zayıf devlet kavramı çerçevesinde çalışmanın temel argümanı ise; kapasitesi zayıf devletlerde rejimin yıkılmasından sonra ani anarşi oluşması durumunda, devletin yeniden yapılandırılması sürecinde aktörler arasında iş birliği yerine çatışmanın ortaya çıkmasının daha kuvvetli bir ihtimal olduğudur. Çünkü zayıf devletlerde devlet çökmesinin ardından ilksel kimliklere dayalı milliyetçi örgütlenmelerin güç kazandığı ve bu tür örgütlerin iş birliği yerine çatışmaya daha eğilimli oldukları varsayılmaktadır. Bu çalışmada yukarıda sözü edilen argüman ve varsayımlar, kavramsal çerçeve ve 2003 sonrası Irak siyasetindeki gelişmeler bağlamında incelenecektir. Irak'ta 2003 sonrası istikrarlı bir yapı ve düzenin sağlanmadan demokrasinin pekiştirilmeye çalışılması çatışmaların artmasına yol açtığı görülmüştür. Bu bağlamda çalışmada Irak örneği üzerinden elde edilen bulgular sonucunda şu çıkarmasa elde edilmiştir; demokratik geçiş (transition) ile demokrasinin pekiştirilmesi (consolidation) aynı zamanda birbirlerine paralel bir şekilde yapılmamalıdır. Çünkü devlet ve düzen oluşturulmadan devlette demokratik konsolidasyonun (seçimler vs…) geçiş sürecinde yapılmaya çalışılması ancak yerel milliyetçiliklerin yarıştırılmasına ve çatışmaların artmasına yol açmaktadır.