Özet:
Bu çalışma Marx'ın insan doğası ve toplum anlayışının onun siyasal düşüncesindeki yerine odaklanmaktadır. Bu bağlamda konuyla ilgili literatür karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Marx'ın fikirlerine geçmeden önce onun düşünce tarihinde nerede durduğunu belirlemek için, Marx'a kadarki süreçte ön plana çıkan bir çok düşünürün insan, insan doğası ve toplum anlayışına değinilmiş ve bu düşünürlerin fikirleri Marx'ın fikirleriyle karşılaştırılmıştır. Çalışmamız bizi, Marx'ın her şeyi ekonomiyle açıklayan bir tür determinist düşünür olmasından çok, "şey"lerin görüntülerinden ziyade, onların ilişkiler içinde almış oldukları biçimlerden hareketle analizler yaptığı tespitine ulaştırmıştır. Çalışmamızda ulaşmış olduğumuz sonuçlar ana hatlarıyla şunlardır: İnsan kendi geçim aracını üretmesi yoluyla hayvanlıktan ve yabanıl durumdan çıkmıştır. İnsanın doğayla ilişkisi bir efendi ilişkisi değil aksine, organik bir bağ etrafında ortaya çıkan bir ilişkidir. Bu anlamda Marx'a göre toplum insanın ikinci doğasıdır. İnsan, toplum aracılığıyla kendini ortaya koyar. İnsanın yapmakta olduğu etkinlik onun antropolojik doğasını ortaya koyarken, insan yapıp ettikleriyle bu doğayı dönüştürebilmektedir. Bu anlamda iş bölümünün olmadığı, bireyin bütün üretim sürecine hakim olduğu ve üretimin toplum tarafından düzenlendiği bir toplumda, birey, birey olarak kendisini gerçekleştirebilir ve böylece insanın çok yönlü gelişimi mümkün olabilir. İnsanın doğal bir tarihe ve tarihsel bir doğaya sahip olduğu fikri Marx'ın bütün düşünce sisteminin temelinde yer almaktadır. Bu anlamda komünist toplumun Marx tarafından, kapitalist topluma benzemez biçimde insanın özgürce gelişebildiği, bundan da önemlisi bireyin özgürce gelişiminin bütün toplumun özgürce gelişiminin ön koşulunu sağlayan bir toplum olarak düşünüldüğü görülmektedir. Marx'ın insan doğası ve topluma dair getirdiği açıklamalar onun hayalindeki komünist toplumun gerekçelendirilmesi için ön açıklamalar olarak görülmektedir.