Abstract:
Bu çalışmanın temel amacı koruma sorumluluğu kavramının ortaya çıkış ve gelişme süreçlerini raporlar, örnek olaylar, devlet görüşleri, BM Genel Kurul tartışmaları ve BM Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda irdeleyip uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukuk bağlamında kavramın norm niteliğini çözümlemeye çalışmaktır. Koruma sorumluluğu kavramının norm niteliğini özellikle BM Güvenlik Konseyi’nin etkinliğini değerlendirerek ortaya koyan bu çalışmada uluslararası ilişkilerde ve uluslararası hukukta norm kavramı ele alınmış, bir normun yasal bir norma dönüşme süreci koruma sorumluluğu özelinde incelenmiştir. Bu doğrultuda yapılageliş hukuku çerçevesinde temel belgeler ve devlet görüşleri çözümlemelerinde elde edilen bulgulara dayanarak kavramın bir yapılageliş kuralı olma yolunda olmadığı ve ilerleyen süreçte olmasının oldukça düşük bir olasılık olduğu savı ileri sürülmüştür. Bununla birlikte kavram yumuşak ve sert hukuk ilişkisi bağlamında değerlendirilmiş, sert hukuka dönüşebilmesinin zayıf bir olasılık olduğu sonucu çıkarılmıştır. Koruma sorumluluğunun birçok sert hukuk düzenlemesiyle sıkı bağlantıları vardır ve kavrama ilişkin gelişmeler sert hukuku tamamlayıcı yumuşak hukuk belgeleriyle düzenlenmiş bir kavram olduğu savını desteklemektedir. Güvenlik Konseyi’nin uygulamaları ve Konsey’e yönelik tartışmalar kavramın yerleşmesini ve yasal bir norm olarak değerlendirilme sürecini etkilemektedir. Kavram Konsey kararlarıyla sıkça dile getirilmiş, örnek olaylarla yayılmıştır ancak özellikle müdahale konusundaki olumsuz deneyimler bu sürece engel olmaktadır. Kısa sürede geniş bir uzlaşı elde edildiği düşünülse de birçok sorunun hala yanıtlanmamış olması ve belirsizlikler kavramın gelişim sürecini olumsuz etkilemektedir. Kavramın ilk iki sütunu büyük oranda geliştirilir ve desteklenirse müdahale olgusuna gerek duyulmadan çatışmaların önüne geçilebileceği, müdahale konusunun koruma sorumluluğu kapsamından çıkartılabileceği ya da devletler arasındaki daha ileri tartışmalarla uzlaşılabilir hale getirilebileceği ve ilk iki sütunla ilgili daha etkin işleyebilecek düzenlemeler yapılabileceği öngörülmekte bu konudaki çalışmaların artırılması gerektiği değerlendirilmektedir. Uluslararası alandaki değişiklikler uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukuk alanlarının kapsamını genişletmekte ve yeni tartışma konularını gündeme getirmektedir. Koruma sorumluluğu kavramı bu iki alanın sıkı sıkıya bağlı olduğunu ve ortaya çıkan sorunların yeni çözüm arayışları doğurduğunu ortaya koyan en önemli örneklerden biridir.