Abstract:
Bu tezde “Ak Parti Dönemi Türkiye-Afrika İlişkileri: Sudan Örneği (2002-2015)” konusu
incelenmiştir. Hem güncel olaylarda kendine yer bulması hem de bu konuda sınırlı akademik
çalışmanın bulunması sebebiyle literatüre bir katkı sağlamak amacıyla Sudan örneğinin ele
alınması tercih edilmiştir.
2002 ve 2015 yılları arasındaki Türkiye-Afrika ilişkilerini Sudan özelinde incelemeyi
hedefleyen bu çalışma, Wendt’in geliştirdiği konstrüktivizm temelinde; Türkiye’nin kıta ile
ilişkilerini açıklamaya çalışacaktır. Söz konusu tez çalışması giriş ve sonuç bölümleri hariç
olmak üzere toplamda altı bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Türkiye-Afrika ilişkilerini
anlamada konstrüktivizmin teorik çerçevede incelemesi, ikinci bölümde geçmişten günümüze
Türkiye-Afrika ilişkileri, üçüncü bölümde Ak Parti öncesinde Türkiye-Sudan ilişkileri,
dördüncü bölümde Ak Parti döneminde Türkiye-Sudan ilişkileri, beşinci bölümde Sudan’a
yönelik insani yardımlar ve kalkınma destekleri, son bölüm olan altıncı bölümde ise
konstrüktivizm perspektifinden iki ülke ilişkilerinin genel değerlendirilmesi yapılmış ve daha
sonra her iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğine nasıl yön verileceği noktasında bir yol
haritası belirlenmeye çalışılmıştır.
Bu tezdeki temel amaç, çeşitli verilerden yararlanarak nitelikli bir araştırma ortaya koymaktır.
Türkiye’de Afrika ile ilgili çalışmaların da eksikliği düşünüldüğünde, bu tezin söz konusu
eksikliği belirli ölçülerde gidermesi ve literatüre mütevazı bir katkı sağlaması amaçlanmaktadır.
Daha önce Türkiye- Sudan arasındaki ikili ilişkileri bir bütün olarak ele alındığı bu tür bir
çalışmanın yapılmadığını ifade edebiliriz.
Şimdiye kadar iki ülke arasındaki ilişkilerde herhangi bir siyasi kriz yaşanmasa da Türkiye-
Sudan ilişkileri istenilen noktaya henüz gelebilmiş değildir. Bundan sonraki aşamada iki ülke
arasındaki ilişkilerin gelişmesi üç faktör çerçevesinde gerçekleşecektir. Bunlar Türkiye’nin
Afrika’ya yönelik mevcut politikası, karşılıklı hayati çıkarlar ve iktidar partileri arasındaki
siyasi uzlaşma olarak sıralanabilir. Şimdiye kadar bu faktörler ikili ilişkilerin istenilen düzeye ulaşmasına katkıda bulunmuştur. Buradaki temel soru, bu ilişkilerin gelişimi üzerinde istenmeyen bir etkiye sahip olabilecek herhangi bir değişikliğe tabi olup olmadığıdır.