Abstract:
Çok yönlü sanatçı Ahmet Yakupoğlu’nun en bilinen sanatçı kimlikleri olan ressamlığının
ve neyzenliğinin yanında minyatür alanında yaptığı işler de bulunmaktadır. Bu tez
kapsamında 2016 yılında kaybettiğimiz Yakupoğlu’nun minyatür sanatındaki
eserlerinden ulaşabildiğimiz 38 minyatürü ele alındı. Bu minyatürlerin 12’si sanatçının
vefatından önce bağışladığı Dumlupınar Üniversitesi Ahmet Yakupoğlu
Koleksiyonu’nda, kalan 26 minyatür ise basılı yayınlardan ve özel arşivlerde bulunan
fotoğraflardan incelendi. Minyatürlerin yanı sıra farklı koleksiyonlarda ve arşivlerde
bulunan mektup, fotoğraf, eskiz, çini vb. ürünler ve basılı yayınlar da tez kapsamında
destekleyici unsurlar olarak değerlendirildi. Sanatçının minyatürlerindeki ortak noktalar
ve diğer sanatçıların eserlerinden ayrışan özellikler saptandı. Geçmişten günümüze
minyatür sanatının tarihindeki minyatür sanatçılarının farklı işleri ile Ahmet Yakupoğlu
minyatürleri karşılaştırıldı. İncelenen minyatürler 4 sınıfa ayrılarak, gruplama yapıldı.
Yakupoğlu’nun hikâyeleştirilmiş minyatürleri ve halk kahramanlarından esinlenilmiş
minyatürlerinin bulunduğu sınıflarda esin kaynakları, dayandığı olaylar ve yerler ile
ilişkileri incelendi. Portre özelliği taşıyan minyatürlerindeki figürlerin kimler olduğu,
fotoğraflar ile minyatürleri karşılaştırılarak saptanmaya çalışıldı. Bu grup minyatürlerde
kişilerin kim oldukları tespit edilirken, minyatür alanında Yakupoğlu’nun geliştirdiği
yaklaşımı ve özgün karakterini ortaya koyacak verilere erişildi. Geleneksel çizginin
dışına çıkmayan minyatürleri de klasik tarzda minyatürler olarak sınıflandırılarak
incelendi. Böylece Yakupoğlu’nun minyatür geleneğini günümüze taşıyan çağdaş bir
nakkaş – ressam kimliğine görünürlük kazandırılırken, kendisinden önceki neslin
kilometre taşlarından olan hocalarının izinden giderek Batı dünyası ile Doğu dünyasının
sanat anlayışını kesiştirdiği tasarımlara imza attığı görüşü savlandı. Özellikle de
memleketi Kütahya’da oluşturduğu sanat ortamı, geliştirdiği ve kurduğu ilişkilerle adeta
yoktan var ettiği sanatla dolu mütevazı atmosferi içinde ne denli kapsayıcı bir figür
olduğu görüldü.