Özet:
İnsanlık, binlerce yıldır, her kültür ve toplulukta, kendi kültürlerince yoğrulmuş
“kehanet sistemleri” ile geleceğe yönelik cevaplar arayıp durmuştur. 21. yüzyılın
imkanlarına sahip insan için geleceğe yönelik yol gösterilme ihtiyacı, karar ve
seçimleri için kendisinden yüce bir destek arayışı bitmemiş gibi duruyor.
Dijitalleşmeyle değişen deneyim bir yana, bu teknolojiler üzerine gelecek
projeksiyonu yapabilmek için olağanüstü bir geçmiş verisi oluşmaktadır.
Bıraktığımız her iz veri olarak kayda alınıyor. Müzikal tercihlerimizden ideolojimize,
bulunduğumuz mekanlardan sağlığımıza, pek çok veriyi paylaşıyor, paylaşmasak
dahi kayıt altına alıyoruz. Yaygın kullanılan bir sosyal medya aracı olan
Facebook’un kullanıcılarını 52.000 ayrı özellikle sınıflandırdığını düşünürsek,
çevrimiçi aktivitelerimize dair tüm bu data, geleceğimizi tahmin edilebilir kılar mı?
Peki bir yapay zekanın davranışlarımızı ve hareketlerimizi işleyerek geleceğe yönelik
tahminlerinde ve önerilerinde “kullanıcı-merkezli” davranması mümkün olabilir mi?
Bu çalışmada, geçmişten günümüze geleceği öğrenmek ve rehberlik için bu
sistemlere danışan insanların hangi ihtiyaçlarına karşılık aradıkları, bu ihtiyaç,
deneyimler ve gelecek ile kurulan ilişkinin, dijital çağa geçişle ne şekilde evrildiği ve
yakın gelecekte yapay zeka gibi teknolojilerle ne şekilde evrilebileceği soruları
üzerinden, kullanıcı, literatür araştırmaları yapılmış, değişen ihtiyaç ve deneyimler
üzerinden tasarımcılara yönelik bir tasarım kılavuzu oluşturulmuştur.