Özet:
Günümüzde göç hareketliliği, küreselleşme ve kentleşme olgusu neredeyse her toplumu çok-kültürlü hale getirmiştir. Bu gelişmelerle birlikte yeni kimlikler, kültürler, dinler, diller ve yaşam tarzları önem kazanmış ve bir arada yaşamı mümkün hale getirebilecek kültür politikaları tartışmaya açılmıştır. Müze bilimi de tartışmaların başladığı yıllardan itibaren çok-kültürcülük politikaları hakkında kendine özgü politikalar üretmeye başlamıştır. Müzelerin demokratikleşme süreci olarak da nitelendirebileceğimiz bu süreçte kapsayıcı müzecilik anlayışı önem kazanmıştır. Özellikle son 10 yılda farklı geçmişlerden gelen gruplar arasındaki tartışmaların sonlandırılması ve gruplar arasında sosyal bir hafıza oluşturması amacıyla üretilen politikalarda kültürlerarası diyalog yaklaşımı önemli bir araç olarak kabul görmüştür. Günümüzde değişime cevap veren müzeler bu yeni bakış açısı ile kendilerini çevreleyen tüm grupları dikkate alarak kültür politikalarını ve faaliyetlerini yeniden düzenlemekte ve kendilerini birer kültürlerarası diyalog mekânı olarak yeniden kurgulamaktadır. Bununla birlikte yeni yaklaşımları dikkate alan kent müzeleri, topluluk müzeleri, göç müzeleri insan hakları müzeleri, kadın müzeleri ve hafıza merkezleri gibi yeni müze türleri de ortaya çıkmaktadır. Çalışmanın amacı dünya genelinde müzecilik bağlamında kültürlerarası diyalog yaklaşımı hakkında ortaya çıkan görüşleri, ölçütleri ve pilot çalışmaları paylaşmak, müzelerin kültürlerarası diyalog mekanları olarak öneminin anlaşılmasına ve yaygınlaşmasına katkı sunmaktır. Saha çalışması kapsamında yüzyıllardır farklı etnik, dinsel ve kültürel grubun göç ettiği ve göçtüğü İstanbul ili değerlendirilmiştir. Araştırmadan çıkan bulgular; İstanbul'da farklı etnik, dinsel ve kültürel grupları temsil eden ve bu gruplar ile geniş toplum arasında bağ kurmaya çalışan az sayıda müzenin yer aldığını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte ulusal müzelerde kapsayıcı müzecilik anlayışının ve kültürlerarası diyalog yaklaşımının öneminin yeteri kadar anlaşılmadığı ve uygulamalarının yaygınlaşmadığı görülmüştür.