Özet:
Niyazi Sayın, ney icrâcılığıyla 20. yüzyılın ikinci yarısına damgasını vurmuş bir neyzendir. Büyük bir gelenekten beslenerek edindiği icrâ üslûbunu kendi geliştirdiği birçok teknikle birleştirerek âdeta yeni bir tavrın doğmasına yol açmıştır. Bu çalışmada, Neyzen Niyazi Sayın’ın icrâlarıyla hayat bulmuş, Neyzen Sâlih Dede’nin bestesi Acemaşîran Peşrevi’nin yedi, Pâdişah III. Selim’in bestesi Pesendîde Saz Semâîsi’nin dört farklı zaman ve mekândaki kayıtları üzerinden, sınırları keskin çizgilerle belirlendiği düşünülen beste mefhûmunun her defasında yeniden yorumlanabiliyor olduğu gerçeği gösterilmiştir. Her icrânın yeni bir versiyon, hattâ yeni bir yaratım olduğu hipotezine dayanarak; notaya alınmış icrâlar hem münferit olarak değerlendirilip, teknik ve müzikal tahlilleri yapılmıştır hem de icrâlar arasındaki farklılıkların ayrıntılarıyla anlaşılabilmesi için bütün versiyonlar bir arada görülecek şekilde üst üste sergilenmiştir. Mukayeseye imkân tanıyan bu karşılaştırmalı görünümden elde edilen veriler sâyesinde; bütün müzik yapıtları için geçerli bir kanun olan eserin icrâya bağımlılığı, icrânın da esere bağımlılığı sonucu, Niyazi Sayın’ın icrâ ettiği eserlerin farklı yorumlarının incelenmesi ile ortaya çıkarılmıştır.