Özet:
Yirminci yüzyılın ortalarına kadar, notasyonun mümkün olduğunca
detaylandırılarak, besteci hakimiyetinin üst seviyeye çıkartılmasına önem
verilmişken, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, bestecinin yanı sıra, icracının da
yapıtın üretim aşamasına dahil edilmesi ve icra sırasında çeşitli şekillerde inisiyatif
almasına yönelik bir eğilim gözlenmektedir. Bununla birlikte tamamen veya kısmen
icracının tercihine bırakılmış, her icrada tamamen yeni bir deneyim ortaya koyan
yapıtların yanı sıra, yalnızca kompozisyon aşamasında bestecinin bilinçli olarak
kendini sürecin dışında tuttuğu ve icranın büyük oranda benzerlik göstereceği
yapıtlar üretilmiştir. Bu yeni yönelim ve uygulamalar doğrultusunda,
belirlenmemişlik, raslamsallık, şans müziği gibi yeni kavramlar müzik literatüründe
yer edinmiştir.