Özet:
İçinde bulunulan bilgi çağında her geçen gün bir başka zeki uygulamanın üretilmesi
ile beraber geleceğe ilişkin teoriler de daha gerçekçi olmaya başlamıştır. Günümüzde
işletmelerin faaliyette bulundukları sektörlerdeki varlıklarını sürekli düzeyde artan
rekabete rağmen sürdürebilmeleri, yeni pazarlara ulaşabilmeleri ve hatta sektörü
yönlendirenlerden olabilmeleri bilişim teknolojilerini etkili ve verimli bir şekilde
kullanmalarına bağlıdır. Bu zamana kadar süregelen geleneksel yönetim biçimlerinin
işletmelerde uygulanmaya devam edilmesi, gelişen teknolojik süreçlerle ters
düşecektir. Bu aşamada yaratıcılığın örgüt içerisindeki her boyutta teşvikinin
sağlanması, örgüt içerisindeki yeniliklerin üretimini ve adaptasyonunu
kolaylaştıracaktır. Bilgi sistemleri (BS) teknolojilerinin yanı sıra, üst düzey yapay zeka
uygulamalarının adaptasyonu konusunda öncü olabilecek firmalar da büyük ölçüde
yaratıcılığı benimsemiş işletmeler arasından olacaktır.
Bu çalışmanın temel amacı çalışanların bilişim teknolojilerine yönelik öz-yeterlik
algısının, bireysel yaratıcılık algısı üzerindeki etkisini incelemektir. Literatürde,
yaratıcılık ve bilişim teknolojileri ile ilgili çalışmalar yer alıyor olsa da, iki konunun
birlikte değerlendirildiği çalışmalara çok fazla rastlanmamaktadır. Hem bilişim
teknolojileri öz-yeterlik algısının hem de yaratıcılığın işletmelerin yenilik
üretebilmelerinde olumlu etkiye sahip oldukları göz önünde bulundurulduğunda, bu
iki unsurun birbirleri arasındaki bağlantının incelenmesi gerekliliği bulunmaktadır. Bu
çalışmanın örneklemi olarak İstanbul'daki iki vakıf üniversitesi kullanılmıştır.
Araştırmanın uygulama alanı olarak genelde çalışmalarda yönelinmiş grup olan
öğretim üyeleri değil, idari personel kullanılmıştır. Buradaki amaç, üniversitenin bir
işletme olarak ele alınması ve idaresindeki verimliliğe etken unsurların
belirlenmesidir. 101 idari personelden toplanan verilerin analizi SPSS 18.0 programı
kullanılarak yapılmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgular, BT Öz-Yeterlik algısının
bireysel yaratıcılık algısı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahip olduğunu
göstermektedir. Demografik değişkenlerde ise, örneklem grubumuz içerisinde, yaş ve
eğitim düzeyine göre değişkenlerin algılanmasının farklılaştığı görülmektedir.
