Ever since Muslim women started to be visible with their headscarves in urban life,
they became an essential topic for several controversies. The discussions usually
centered around various causes and motives on using the headscarf ranging from
religion, urbanization, modernization, migration, conservatism etc. Today, the main
discussion topic is on visibility and choices of clothing. There are diverse
interpretations on headscarved women and as long as differences are present,
discussions are not going to end. Yet, headscarved women have different stories and
each dispute causes new and transformed voices to emerge. The purpose of this study
is to illustrate difference within the narratives of headscarved women in urban
Turkey and understand them “from inside” as much as possible. This study is based
on a qualitative methodological approach and relies on twelve semi-structured
interviews in order to meet this ethnographic agenda. After an examination of the
interviews, three separate, but interrelated narratives emerged. I differentiated the
three narratives using the following themes: ‘appearance and fashion’,
‘representation and change’, ‘criticism’, and ‘self and other’. The themes analysed in
this study highlight the complexity of the discussion of headscarved women. Most of
the analyses on headscarved women evaluate the current situation as if it is frozen in
time and by focusing on the increasing visibility of the headscarf in public sphere as
part of a political agenda in one way or another. Whereas in this study I emphasize
the need to engage with individual experiences and stories in order to reflect and
analyse the complexity of the issue by highlighting the element of change. My
argument is that headscarved women are different individuals changing through
urban life. In this context, I aim to demonstrate the diversity within fractions of
identities from elapsing experiences.
Müslüman kadınlar başörtüleriyle kent hayatında görünür olmaya başladığından beri
çeşitli tartışmaların merkezinde yer almışlardır. Genellikle bu tartışmalarda başörtüsü
kullanmanın sebep ve motivasyonları din, kentleşme, modernleşme, göç,
muhafazakarlık gibi konular ile birlikte ele alınmıştır. Bugün ise genel tartışma
konusu görünürlük ve giyim tercihleri üzerinedir. Başörtülü kadınlar üzerine
muhtelif yorumlar vardır ve farklılıklar var olduğu sürece bu tartışmalar sona
ermeyecektir. Fakat başörtülü kadınların farklı hikayeleri vardır ve her bir tartışma
yeni ve dönüşmüş seslerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu çalışmanın amacı,
kentsel Türkiye’deki başörtülü kadınların anlatıları aracılığıyla farklılıkları
göstermek ve onları olabildiğince “içeriden” bir bakışla anlamaya çalışmaktır. Bu
çalışma nitel araştırma yöntemine göre hazırlanmış ve etnografik gündemi elde
etmek amacıyla on iki yarı yapılandırılmış mülakat yapılmıştır. Mülakatların
incelenmesinin ardından ayrı, ama birbirleriyle ilişkili üç anlatı ortaya çıkmıştır.
‘görünüm ve moda’, ‘temsil ve değişim’, ‘eleştiri’ ve ‘ben ve öteki’ temalarıyla üç
anlatı birbirinden ayrıştırılmıştır. Bu çalışmada analiz edilen temalar başörtülü kadın
tartışmasının karmaşıklığına dikkat çekmektedir. Başörtülü kadınlar hakkındaki
analizlerin çoğu o durumu sanki zaman içerisinde sabitmiş gibi ve başörtüsünün
kamusal alanda artan görünürlüğünü tek ya da farklı yönde siyasi gündemin bir
parçasıymış gibi ele almaktadır. Halbuki ben bu çalışmada değişim etkenine
odaklanarak meselenin karmaşıklığını yansıtmak ve analiz etmek için bireysel
deneyim ve hikayelerle hareket etmenin gerekliliğine vurgu yapıyorum. Böylelikle,
başörtülü kadınların kent hayatında değişmekte olan birbirinden farklı bireyler
olduklarını savunuyorum. Bu bağlamda amacım, akışkan deneyimlerdeki çeşitliliği
kimlik kesitleri ile göstermektir.