Özet:
Normatifliğin olgusallık üzerinden olan-olması gereken ayrımı yapılarak tanımlanması kendi içerisinde bir ironi barındırmaktadır. Bu ironi ise arkasında dil-dışı gerçeklik hakkında söz edebilmemiz için kullandığımız dilin kendisinin normatif olması gibi bir olguyu saklamaktadır. Gerçek üzerine konuşma demek olan mantık, yaygın kanıya göre normları olması gerekene iter gibi gözükse de, bu yanılsama yaygın kullanımdan ileri gelmektedir. Normlarla olması-gerekeni kurgulayan sistemlerin düzenlendiği doğrudur. Fakat normatifin olan-olmadığı ya da şu anda vuku-bulmadığı doğru değildir. Normların beşeri ilişkiler sonucu ortaya çıktığı ve temel ilişkinin bir aradalık ilişkisi olduğu kabul edildiğinde, varlığı meydana getiren şeyler arasındaki ontolojik bir aradalık ilişkisine dönüp bakmamız icap eder. Kaldı ki, seçilen kurama göre ontolojik olarak belirlenmiş özellik ve ilişkilerden ibaret olan somut nesne gibi fiziksel bağlamda insan dediğimiz varlık da bir somut nesnedir. Bu ontolojik temelde normların olanlar içindeki yeri açıktır. Bu kuramsal yaklaşımın tutarlılığını denetlemek ise mantığın diğer bir görevidir. Nitekim mantıkça olanaksız durumlar içeren bir dünya gerçek dünyanın ötesinde mümkün dünya bile değil, imkansız dünyadır. Mantık çerçevesinde yaratıcı eylem olarak insanı eylemde bulunmaya zorlayan her türlü hareket kalıplaştıkça normatif eylemlere dönüşmektedir. İnsanın yeryüzünde var olmaya başladığı andan beri süregelen bu emir komuta zincirleri ise insan düşünce sistemini ve normatif mantığı oluşturmaktadır. Ne yazık ki sahip olduğumuz normatif mantığı çoğu zaman fark edemiyoruz. Fakat tarihi bir mekana gittiğimizde ve oradaki mimari doku, kültür ve teknolojinin ait olduğu zamanı fark ettiğimizde normlara ve normatif mantığa ayak bastığımızı; onların sesini, kokusunu ve sıcaklığını duyduğumuzu hissederiz. Bizden miras kalan mekanlarda gezecek olanlara soğuk duvarlar bırakmak ise normlarına sahip çıkmayan bir mantığın ürünü olabilir. Bu nedenle analitik felsefe geleneğinden ve metodolojisinden yararlanılarak çözümlenen bu türden bir işleyişi ortaya koymak, literatürdeki normatif mantık konulu çalışmaların ontolojik yönü eksik bulunduğu için gerekli görülmüştür.