Özet:
Felsefe disiplini içerisinde sağlık kavramına geniş bir yer açmayı hedefleyen bu tezde,
Platon ve İbn Sînâ’nın hem felsefi hem de tıbba ve sağlığa ilişkin görüşlerinden
yararlanılmıştır. Ancak yalnızca bu düşünürlerin görüşleri ile yetinilmeyerek, konu
hakkındaki pratik ve esas olarak düşünsel temelli çalışmalardan, eski çağlardan
başlayarak İbn Sînâ’ya kadar gelen dönemde öne çıkmış düşünürlerin görüşlerinden
de yararlanılmıştır. Çalışma süresinde, konuya ilişkin felsefe tarihi taramasının ve bu
iki düşünürün sağlık kavramına yaklaşımlarının ortaya konulmasının yeterli olmadığı
görülmüş ve bugün sağlık sorununun geldiği noktanın da incelenmesi bu şekilde
çalışmaya dahil edilmiştir.
Günümüzde bütüncül sağlığın temini konusunda ne yazık ki eski devirlere ve belki de
İbn Sînâ’nın hatta Platon’un yaşadığı dönemlere göre daha kötü bir seviyede
olduğumuz bir gerçektir. Tıbbın hem teknolojik hem de bilimsel olarak bu kadar
geliştiği bir çağda bu tespiti yapmak zorunda kalmak üzücüdür. Bu olumsuz gelişmeye
sebep olmak üzere birçok etken belirtilebilir. Ama herhalde bu etkenlerin en
önemlileri, tıp pratiğinde insan unsurunun ihmal edilmesi ve bütüncül sağlığa gereken
önemin verilmemesi olarak öne çıkartılabilir. Bu nedenleri detaylı olarak
irdelediğimizde, ortaya çıkan sonuç, tıbbın ve daha geniş planda ele alındığında sağlık
konusunun felsefi yaklaşımdan uzun zamandır uzak kaldığı tespiti olmuştur.
O halde, yapılması gereken, tıbba ve sağlık konusuna, felsefenin, metafizikten bilgi
felsefesine, bilim felsefesinden ahlak felsefesine kadar bütün alt disiplinleri ile
yaklaşmak, hekim-hakîm ilişkisini tekrar tesis etmektir.
Bu mütevazı çalışmada, bu ilişkinin tekrar kurulması, var olan ilişkilerin de
geliştirilmesi bakımından düşünce üretilmeye gayret edilmiş olup, bu yolda
sağlanacak en küçük fayda bile, bizim için, çalışmanın başarıya ulaştığı anlamına
gelecektir.