Özet:
Bu çalışmanın amacı, modern toplumda görünür hale gelen yalnızlaşma eğiliminin sosyolojik nedenlerinin araştırılmasıdır. Yalnızlık, kişilerin fiziksel ve ruhsal olarak deneyimlediği bir olgu olmasıyla tarihin her döneminde rastlanan bir duygu durumudur. Fakat modern bireyin ortaya çıkışıyla birlikte yalnızlık ve uyandırdığı duygu yön değiştirir. Modern birey, içinden çıktığı cemaatin kendisini mecbur ettiği bazı ilişkilerin bağlarından kopar. Cemaatin sıcak ve samimi ilişkilerinin yanı sıra birliktelik ruhunun sağladığı güven duygusundan kopan birey, modern toplumda ortaya çıkan bazı risklerle karşı karşıya kalır. Birey, beklenmedik bu risklere karşı yalnızlığı bir kalkan olarak kullanır. Böylece birey ortaya çıkan risklerden korunmak isterken ilişkilerine belli bir mesafe koyar. Bunun sonucunda ortaya çıkan mesafe kültürü, bireyselliğin korunmasına yardımcı olurken yalnızlığı da ihtiyaç haline getirir. Böylece mevcut toplumsal yapının değişmesiyle ortaya çıkan yalnızlık bir olgu olarak sosyoloji disiplini ile ele alınabilecek bir alan haline gelir. İnsanlık tarihi kadar eski olan yalnızlık bu çalışmada toplumsal şartların değişimine bağlı olarak oluşan mesafe kültürü bağlamında ele alınmıştır Yalnızlığın psikolojik bir anomali veya sosyal tecritten ziyade yeni güven ve risk problemleriyle ilişkisini vurgulayan ve değişen sosyal şartlara ayak uydurmak için yaratılan mesafe kültürünün bir ürünü olduğunu savunan bu çalışma, klasik ve çağdaş sosyolojik kuramcıların analizlerinin sentezine dayanmaktadır.