Özet:
İktisat yazınında rasyonalite kavramı ve bu kavrama dayanarak oluşturulan çerçevelerin varsayımları üzerine birçok tartışma ve eleştiri mevcuttur. Bu eleştirilerin büyük kısmı ise iktisadi modellemedeki bireye atfedilen rasyonel muhakeme yeteneği ile rasyonel bir bilgi işleme süreci sonrasında ortaya çıktığı öne sürülen davranışların gerçek hayat iktisadında geçerli olmamasına odaklanır. Ana akım iktisadi yazında iktisadi beklentilere dair yapılan çalışmalar da rasyonalite kuramı ve varsayımlarını bir referans noktası olarak değerlendirip çerçevesini de bu noktadan hareketle oluşturmaktadır. Bu çalışmada iktisadi beklentilerin doğası ve beklentilere dair farklı yaklaşımlar ele alınmıştır. Daha sonra günlük hayatta beklentilere benzer anlamlarda kullanılan iyimserlik ve umut kavramlarının doğası üzerine tartışılmıştır. İktisat yazınındaki genel kabul görmüş beklenti hipotezlerinin aksine iyimserlik ve umut kavramlarının da beklenti oluşturma düzenine etki ettiği önermesi, felsefe, sosyal psikoloji, bilişsel bilim gibi çeşitli farklı alanlardan sağlanan katkı ile davranışsal iktisat çerçevesinde değerlendirilmiştir. Bu kapsamda umut kavramının bir duygu ve düşünce biçimi olarak beklenti oluşturma ve karar alma sürecine etkisi teorik düzlemde analiz edilmiştir. Özellikle ikili süreç teorilerinin ortaya koyduğu beynin rasyonel muhakeme yetisi ile deneyimsel bilgi işleme süreci arasındaki ayrım ve karşılıklı ilişki iktisadi beklentiler ve karar almaya dair ana akım teorilerin çerçevesinin bu süreçleri anlamak açısından yetersiz kaldığını göstermektedir. İktisadi yazındaki bu önemli eksikliğin giderilmesi için duyguların doğasının beklenti ve karar alma düzenini etkilediği ve beyindeki deneyimsel sürecin rasyonel sistem ile birlikte ve rasyonel sistemi destekleyen bir şekilde çalıştığı sonucuna ulaşılmıştır. Duygular ve duygulanıma dayanan deneyimsel sürecin, beyinde istemsiz ve bilinçsiz şekilde işleyen mekanizması yerleşik inancın aksine iktisadi beklentileri oluştururken ve karar alırken bireyin etkin bir süreç işletmesini sağlamada önemli role sahiptir. Bu açıdan iyimserlik ve umut kavramları, beklenti ve karar alma sürecinde, duygulanımsal yönü de göz önüne alınan ve önemli bir faktör olarak ele alınmalıdır.