Özet:
Anayasa ile teminat altına alınan özel mülkiyet ve sözleşme güvenliği rant kollama ve siyasi yandaşlık gibi nedenlerden dolayı her zaman sağlanamamaktadır. Bu nedenle yasama ve yürütme erklerinin yaptığı ve uyguladığı hukuki normlar anayasa mahkemesinin anayasallık denetimine tabi olmalıdır. Bu denetim bağımsız olduğu ölçüde iktisadi birimlere istikrarlı ve öngörülebilir bir ortam temin etmektedir. Böylece ekonomilerin üretim ve yatırım hacmi artmakta, finans piyasaları genişlemektedir. Ancak anayasa mahkemesinin bağımsızlık derecesi çeşitli etkenlere göre değişiklik göstermektedir. Bunun en önemli nedenleri: mahkemenin, anayasanın siyasi bir metin olmasından dolayı siyasi çıktılar üretmesi, hakimlerin karar verirken yorum yapabilmeleri, iptal davalarının erkler arası çatışmalara sahne olması ve mahkeme üyelerinin siyaset kurumu tarafından atanmasıdır. Bahsedilen nedenler, hakimlerin oy davranışlarının stratejik yaklaşım ile açıklanabilmesine olanak tanımaktadır. Literatürde yapılan çeşitli çalışmalar bu sonucu doğrulamakla beraber ülkelerin hukuk sistemlerinin ve yapılanmalarının farklı olması, ülkelere özgü analizlerin yapılmasını gerekli kılmaktadır. Bu çalışma, Türk Anayasa Mahkemesinin 1984-2014 yılları arasında karara bağladığı 419 adet iptal davasını Hukuk ve İktisat disiplini perspektifinden inceleyerek Mahkeme kararlarının belirleyicilerini tespit etmeye çalışmaktadır. Belirlenen bağımlı değişkenleri etkilediği düşünülen faktörler; politik, sosyo-demografik, ekonomik ve diğer değişkenler olarak gruplanan bağımsız değişkenler ile temsil edilmektedir. Bağımlı değişkenler kategorik yapıda olduğu için oluşturulan modeller lojistik regresyon yöntemi ile tahmin edilmektedir. Sonuçlara göre sağ/liberal görüşlü siyasi iktidarların hayata geçirdiği hukuki normların iptal edilme olasılığı yüksektir. Ancak karar günü cumhurbaşkanının sağ/liberal görüşlü olması veya hükumetin tek başına iktidarda bulunması ret kararı olasılığını güçlendirmektedir. Hakimlerin kişisel özellikleri de oy davranışlarını etkilemektedir. Buna göre; kadın hakimlerin ve kariyer hakimlerinin iptal oyu kullanma olasılığı daha yüksektir. Ayrıca hakimlerin ekonominin genel gidişatını dikkate alarak oy verme olasılıkları kuvvetlidir. Sonuçlar, istikrarlı ve öngörülebilir kurumsal çıktıların varlığı ile ekonomik performans arasındaki ilişki düşünüldüğünde, literatüre önemli bir katkı sunmaktadır. Türkiye için yapılan ilk çalışma olması nedeniyle de özgün bir değere sahiptir.