Özet:
Kurumsal İktisat’ın kurucusu Thorstein Veblen, iktisat bilimini bir toplum bilimi olarak görmüş ve antropoloji, sosyoloji, psikoloji vb. bilimlerle bağlantılarını kurmaya çalışmıştır. Klasik İktisat’ın basitleştirici ön kabullerinin aksine iktisat bilimini evrimsel bir anlayış ile ele almıştır, rasyonel birey düşüncesini reddederek, iktisadi ajanların kurumlar, içgüdüler ve çevrelerinin etkisiyle kararlarını aldığını düşünmüştür. Yaşadığı dönemde teknolojinin büyük gelişimini gözlemleme fırsatı bulmuş, finansal sektörün parasal değer olarak reel sektör faaliyetlerini geride bıraktığını, üretim anlayışının kâr odaklı bir hâl aldığını, firma sahiplerinin karlarını artırma adına yasal ama etik olmayan sabotaj faaliyetlerine giriştiğini düşünmüştür. Yatırım bankalarının arz ettiği kredilerin artan hacminin, oligopol piyasa yapısının ortaya çıkmasına neden olduğunu düşünmüş ve krediler temelli bir kriz teorisi oluşturmuştur. 2008 Finansal Krizi’nin başta ABD olmak üzere tüm dünyaya olumsuz etkileri olmuş, krize neden faktörler ve çözüm önerileri aranmaya başlanmıştır. Minsky’nin geliştirdiği Finansal İstikrarsızlık Hipotezi ve Veblen’in krediler temelli ekonomik krizlere dair düşünceleri, Veblen-Minsky Konjonktür Teorisi adıyla kavramsallaştırılmıştır. Teorinin temeli, gelir eşitsizliğinde artışın, kredi talebinde artışa yol açması ve borçla finanse edilen tüketim harcamalarının ekonomik kırılganlıklara yol açtığı düşüncesine dayanmaktadır. Veblen-Minsky Konjonktür Teorileri, makroekonomik bazlı ekonomide stok ve akımların birbirlerine entegre edildiği ve bunların değişimlerinin dönemsel olarak izlendiği Stok Akım Tutarlı Modelleri’yle analiz edilebilmektedir. Bu çalışmada Veblen-Minsky Konjonktür Teorilerini, 2008 Finansal Kriz’i temelinde analiz etmek adına Finansal İstikrarsızlık Hipotezi ve Veblenyen tüketim dinamiklerinin birleştirildiği modelde gelirleri azalan hanehalkının mevcut tüketim kalıplarını değiştirmemek adına tüketici kredileri taleplerini artırmasının bireysel servetlerine olan etkisinin yanı sıra ekonominin geneline olan etkisi incelenmektedir. Model sonuçları, hanehalkları arasında görülen gelir eşitsizliğinin ekonomik istikrar üzerinde bozucu etkilere yol açtığını ayrıca öykünme güdüsü ile yapılan tüketimin toplam harcamaları artırmasının yanı sıra gayri safi yurt içi hasılayı azalttığını göstermiştir. Stok Akım Tutarlı Modeli’nin sonuçları ve 2008 Finansal Kriz öncesi durum ele alındığında, deregülasyon politikalarının, hanehalkının ödeme gücü dikkate alınmadan arz edilen kredilerin ve öykünme güdüsüyle yapılan tüketim harcamalarının krizlere yol açan faktörler olduğu sonucuna varılmıştır.