Özet:
XIX. yüzyılın sonlarına doğru Batı'da müstakil bir bilim olarak disiplinler arasında yer edinen psikoloji, tüm dünyada dikkatleri üzerine çekmiş ve bu yeni disiplin üzerinde pek çok araştırma yapılmaya başlanmıştır. Batı'yla ilişkilerini geliştiren Osmanlı ilim dünyasında da doğal olarak bu yeni bilim dalı kendine yer edinmeye başlamıştır. Başta eğitim olmak üzere birçok disiplini derinden etkileyen psikoloji, bunu öncelikle kitaplarla gerçekleştirmiştir. Bunun bir yansıması olarak Avrupa'ya gönderilen öğrenciler buradaki gelişmeleri yerinde görme fırsatı bulmuş, dönüşlerinde bu yeni disiplinle ilgili kısman klasik kısmen Batılı tarzda eserler yazmış, birçok kitabı da tercüme etmişlerdir. Bu eserlerde psikolojik konu ve kavramlar salt Batı referanslı değildir. Bunlarda Osmanlı ilim ve düşünce dünyasının da izleri görülmektedir. Bu araştırmada amaç; Osmanlı son döneminde psikoloji üzerine yazılan telif ve tercüme iki eserin, psikoloji bilimindeki konu ve kavramlara nasıl açıklık getirdiklerini karşılaştırmaktır. Bunun yanı sıra ilgili kitapları bugünkü modern psikoloji perspektifiyle analiz ederek Osmanlı son döneminde psikolojik çalışmalara dair bir resim sunmaktır. Türkiye'de psikolojinin özerk bir bilim olmasına katkı sağlayan düşünür, kişi ve kurumlar hakkında yeterli derecede nitelikli çalışmalar çok azdır. Türkiye'de psikoloji tarihine katkı sağlayacağı düşüncesiyle araştırmada şu eserler incelenmiştir: Baha Tevfik ve Ahmet Nebil tarafından kaleme alınan Psikoloji-İlm-i Ahval-i Ruh ve Fransız düşünür Emile Boirac'ın felsefe içerisinde ele aldığı ve Türkçeye Felsefe Yahut Hikmet-i Nazariye Birinci Kitap: İlm-i Ahval-i Ruh başlığıyla tercüme edilen kitap. Bu çalışmada belgesel tarama ya da dokümanter tarih metodu kullanılarak 1915 yılı öncesinde yazılan telif ve tercüme iki psikoloji eseri incelenmiştir. Bunun öncesinde Osmanlılarda modern eğitim çalışmaları içerisinde psikolojinin tarihsel gelişimi, Avrupa ve İslam dünyasında psikolojinin gelişimi, Osmanlı klasik dönemde psikoloji çalışmaları hakkında genel bilgilere yer verilmiştir. Daha sonra XX. yüzyıl başlarında Osmanlı topraklarında kaleme alınan biri telif diğeri tercüme iki eser araştırmaya alınmış ve incelenmiştir. Bu araştırmada telif eserin ele aldığı psikolojik konu, kavram ve tespitler hem o dönemdeki tercüme bir eserle hem de bugünkü psikoloji eserleriyle karşılaştırılması yapılarak benzerlik ve farklılıklarının vurgulanması şeklinde bir yol takip edildi. Böylece Osmanlı son döneminde yapılan psikoloji çalışmaları konusunda genel bir fikir verilmeye çalışıldı. Araştırmada ilkin yazarların biyografileri verilmiş, sonra eserler içerik ve biçim bakımından incelenmiş ve son olarak eserlerin içerikleri bugünkü psikoloji eserlerle yakınlık ve farklılıkları belirtilmiştir. Baha Tevfik ve Ahmet Nebil'in telif eserinden hareketle Osmanlı ilim dünyasının modern psikolojiden haberdar olduğu ve bugünkü birçok psikolojik konu ve kavramın dönemin aydınlarınca ele alındığı görülmektedir. Bu durum Türkiye'de psikoloji biliminin gelişim tarihini daha öncelere çekmektedir. Bu durum Türkiye'de psikolojinin tarihi gelişimini anlatan çalışmalarının yeniden gözden geçirilmesi gereken bir gerekliliktir. Dolayısıyla Türkiye'de psikoloji tarihi gelişiminin iyi anlaşılması için Osmanlı aydınlarının söz konusu alana yönelik çalışmaları dikkate alınmalıdır.