Özet:
Bu araştırma, vakıf üniversitesi öğrencilerinin tüketici yönelim ve öğrenen kimlik düzeyini belirlemeyi ve öğrencilerin tüketici yönelimi ve öğrenen kimlik düzeyi ile akademik performansı arasında bir ilişki olup olmadığını ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Çalışma, ilişkisel tarama modeline dayanan tanımlayıcı ve nicel bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini, 2017-2018 eğitim öğretim yılında, İstanbul ilinde bulunan iki vakıf üniversitesinin lisans ve ön lisans öğrencileri oluşturmaktadır. Bölüm çeşitliliği bakımından zengin olması sebebiyle bu iki üniversite evren olarak belirlenmiş ve araştırma örneklemi basit seçkisiz örnekleme yöntemiyle seçilmiş 376 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmada verilerin toplanması amacıyla “Öğrenci Tüketici Yönelim ve Öğrenen Kimlik Düzeyini Belirleme Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizinde SPSS 21 paket programı kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre öğrencilerin tüketici yönelimi ‘katılmıyorum’ düzeyinde; öğrenen kimlik durumu ise ‘katılıyorum’ düzeyinde bulunmuştur. Araştırmada elde edilen bir diğer sonuca göre kadınların tüketici yönelim düzeyi, erkeklerin tüketici yönelim düzeyine göre daha düşüktür. Araştırmada katılımcıların tüketici yönelim ve öğrenen kimlik düzeyinin yaşa göre anlamlı bir farklılık göstermediğine rastlanmıştır. Bursluluk durumuna göre değerlendirildiğinde, %25 burslu olanların tüketici yönelim düzeyinin, tam burslu olanlara göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. STEM bölümündeki öğrencilerin öğrenen kimlik düzeyi, STEM bölümünde olmayan öğrencilere göre daha düşüktür. Hedeflenen mezuniyet AGNO’su 2.00-2.50 aralığında olan öğrencilerin tüketici yönelim düzeyi, hedeflenen mezuniyet AGNO’su 3.50-4.00 aralığında olan öğrencilere göre daha yüksektir. Yine hedeflenen mezuniyet AGNO’su 2.00-2.50 aralığında olan öğrencilerin öğrenen kimlik düzeyi, hedeflenen mezuniyet AGNO’su 3.50-4.00 aralığında olan öğrencilere göre daha düşüktür. Tüketici yönelim düzeyi ile akademik performans arasında negatif yönde düşük bir ilişki var iken, öğrenen kimlik düzeyi ile akademik performans arasında pozitif yönde düşük bir ilişki bulunmuştur. Yükseköğretim alanında politika geliştirenlerin ve karar vericilerin piyasalaşma eğilimi gösteren üniversitelerde kitleselleşmeye yönelik değişen toplumsal taleplere karşın kaliteyi korumak ve artırmak adına önlemler almaları gerektiği değerlendirilmektedir.