Özet:
Gerçekçilik (realizm), 19. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan ve çıktığı andan itibaren
birçok alanda etkisini gösteren bir akımdır. Söz konusu akımın etkisini gösterdiği
alanlardan biri de toplumda olup bitenlerden bağımsız kalamayan edebiyattır. Özelikle
romantizme tepki olarak ortaya çıkan ve var olan şeyleri olduğu gibi yansıtmaya
çalışan bahsi geçen edebi akım pek çok edebiyatçıyı etkilemiştir. Biz de tezimizde
gerçekçilik akımının dünya ve Türkiye’de nasıl ele alındığına bakarak, Attilâ İlhan’ın
bu kavramı ne şekilde temellendirdiğini Gerçekçilik Savaşı ve İkinci Yeni Savaşı
kitaplarını temele alarak açıklamaya çalışmaktayız.
Çalışmamızda konunun daha iyi kavranması için öncelikle gerçekçilik kavramının
tanımı ve tarihsel boyutu ele alınmaktadır. Özellikle dünya ve Türkiye’de bu akımı
temsil eden isimlere yer verilerek akımın nasıl geniş bir yelpazede karşılık bulduğu
gösterilmektedir. Bütün bu arka plan bilgisinden sonra çalışmamızın temel konusu
olan Attilâ İlhan’ın var olan gerçekçilik akımları içerisinde özellikle toplumsal
gerçekçiliği benimsediği daha önce zikredilen eserlerinden hareketle ortaya
konulmaktadır.
Attilâ İlhan’ın toplumsal gerçekçiliği benimsemesini sanata dair var olan tutumuna
bakarak anlamanın mümkün olduğu kanaatindeyiz. Ona göre; sanat toplumsal bir
çabadır. Sanat, toplumsal çevrede doğar; toplumsal gelişme ve değişmelere uyarak,
değişir ve gelişir; içinden çıktığı ortama etkiler yapabildiğinden, toplumsal gelişmeye
olumlu ya da olumsuz yönden katılır. Sanatçılar eserlerini yaratırken toplumsal bir iş
görürler. Her sanat eseri çağının kesitini ister istemez verir. Sanatçı çağının toplumsal
aynasıdır.