Özet:
Soğuk Savaş sonrası dönemde genişleyen güvenlik gündemiyle birlikte uluslararası
göç sıklıkla güvenlikleştirilen bir olguya dönüşmüştür. Güvenliğin referans nesnesinin
devletten bireye kaydığı bu süreçte uluslararası göçmenler de güvenlik söz edimlerinin
hedefi hâline gelmiştir. Güvenlik çalışmaları literatürü de bu dönüşüme uyum
sağlayarak göç-güvenlik ilişkisini gündemine dahil etmiştir. Bu ilişkinin söylemsel
boyutu medya söylemi ve siyasal söylem bağlamında sıkça ele alınmıştır. Bu
çalışmada ise güvenlikleştirmenin siyasal bir süreç olarak tanımlanmasından hareketle
siyasal söylemlere odaklanılmıştır. Siyasal söylem çalışmaları büyük ölçüde siyasi
liderlerin ve diğer siyasi aktörlerin söylemlerini birlikte değerlendirmektedir. Bu
çalışmanın amacı, siyasal lider söyleminin göçün güvenlikleştirilmesi sürecindeki
rolünü karşılaştırmalı bir perspektiften incelemektir. Bu doğrultuda, lider söylemleri
günümüzde en büyük uluslararası göçmen nüfusunu barındıran Amerika Birleşik
Devletleri (ABD) ve en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapan Türkiye üzerinden
ele alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve
ABD Başkanı Donald John Trump’ın göçmenlere/sığınmacılara yönelik söylemleri,
güvenliğin söz edimi yoluyla inşa edildiğini ileri süren Kopenhag Okulu’nun (KO)
geliştirdiği güvenlikleştirme teorisi çerçevesinde eleştirel söylem analizi (ESA)
yöntemiyle çözümlenmiştir. Erdoğan ve Trump arasında göç-güvenlik ilişkisi
bağlamında önemli söylem farklılıkları olmakla birlikte, her iki liderin de güvenlik söz
ediminde bulunduğu görülmektedir. Çalışmanın başlıca bulgusu Trump’ın göçmenleri
askeri, siyasi, toplumsal ve ekonomik pek çok yönden güvenlikle ilişkilendirdiğini;
Erdoğan’ın ise sığınmacıları ekonomik güvenlikle ilişkilendirmekle birlikte
çoğunlukla güvenlikdışılaştırdığını göstermektedir. Bunun yanı sıra, her iki ülkede de
siyasi liderlerin göçmenlere/sığınmacılara yönelik söylemlerinin kamuoyunu
etkilediği gözlemlenmektedir.