Abstract:
Tarih boyunca, ataerkil kültürlerde savaş, toplumlar için acı deneyimleri
beraberinde getirmiş; özellikle kadınlar, bu deneyimlerden orantısız bir biçimde kötü
yönde etkilenmiş ve savaşın sonuçlarıyla başa çıkmak için mücadele etmişlerdir. Eş
ve oğulların kaybı, bedensel ve ruhsal yaralanmalar, toplumsal yozlaşma, aile
birliğinin bozulması, savaştan kaynaklanan ekonomik bunalım ve özellikle etnik
temizlik politikalarının yarattığı mağduriyetler, savaşın, kadınların hayatındaki en acı
yansımalarıdır. Özellikle etnik temizliğin bir yöntemi olan cinsel şiddet, doğrudan
kadın bedenine yönelik fiziksel ve toplumsal tehditler içeren eril bir şiddet biçimi olup,
kadınların mücadelesini kimliksel hâle getiren önemli bir savaş politikasıdır.
Bu tezde, Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin dağılış döneminde
gerçekleşen Bosna Savaşı’nda (1992-1995), çatışma bölgelerindeki kadınların savaş
deneyimleri anti-militarist feminist bir bakış açısıyla anlatılmaktadır. 1990’lı yılların
başlarından itibaren Yugoslavya bölgesinde kadınlar savaş karşıtı eylemler
düzenlemiş; savaş boyunca, her türden eril şiddete tepki olarak, bölgedeki tüm etnik
kökenlerden kadınların, kadın kimliği etrafında yoğunlaşan sivil toplum bilinci
yükselerek devam etmiştir. 1995 yılının ardından Bosna-Hersek’te yürütülen barış inşa
sürecinde de kadınlar, sosyal adaletin en büyük talepkârı ve toplumsal cinsiyet eşitliği
isteminin en büyük mücadelecisi olmuşlardır. Savaşın getirdiği deneyimler, kadınların
en önemli motivasyonu olmuş; etnik arındırma faaliyetleriyle savaş dönemi boyunca
tazelenen etnik ayrışma, kadın kimliği üzerinde, etnik kutuplaşmanın tam tersine, her
etnik kökenden kadının ortak toplumsal cinsiyet kimliği üzerinde birleşmesi yönünde
etki etmiştir.