Abstract:
Türkiye ile Yunanistan arasında 30 Ekim 1930 yılında imzalanan "İkamet, Ticaret ve Seyrisefain Anlaşması'yla birlikte, iki ülke arasındaki ilişkiler dostane bir seyir izlemeye başlamıştır. Askeri ittifaklar, iktisadi ve kültürel iş birliklerinin yanında 1952 yılında NATO üyeliği ile birlikte Batı bloğunda yer almışlardır. Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkiler Kıbrıs krizi ile birlikte yeni bir döneme girmiştir. Bu kriz iki ülkedeki azınlıkların durumuna da yeni bir boyut getirmiştir. İki ülke bu dönemden itibaren azınlıklarını bir baskı unsuru olarak kullanmaya başlamıştır. Türkiye, Kıbrıs'taki çözümsüzlük sürecinde, Yunanistan'ı çözüme zorlamak amacıyla Rumları dış politikada bir koz haline getirmiştir. 16 Mart 1964'te 1930 Anlaşmasının tek taraflı feshiyle, 12.000 Yunan uyruklu İstanbullu Rum'un 6 ay içerisinde ülkeyi terk etmesi öngörülmüştür. Yunan uyruklu Rumlar ile Türk uyruklu Rumların evlilikler yoluyla aile kurmuş olmaları, bu rakamı 40.000 gibi tahmin edilenin üstünde bir sayıya çıkarmıştır. Böylece 1964- 1965 yılları arasında yoğun bir kitlesel göç yaşanmıştır. Bu çalışmada, öncelikle Türk- Yunan ilişkilerinin niteliği, sonrasında Kıbrıs Sorunu ile 1964'te yaşanan sınır dışı vakalarının arasındaki bağlantı incelenecektir. Bunu yaparken literatür çalışmasının yanında Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, İngiliz Devlet Arşivi taranmış, dönemin gazetelerinden konuyla ilgili çıkmış haberler ve köşe yazıları analiz edilmiştir