Özet:
Batı etkisinde gelişen yeni Türk edebiyatında mistik şiir incelemeleri neredeyse bütünüyle
tarihsel tasavvuf düşüncesi ve şiirinin gölgesinde kalmıştır. Göreceli olarak erken bir
dönemde ortaya çıkan Asaf Halet Çelebi’nin şiiri bile modern Türk şiirinde bir sıra dışılık
veya tasavvuf şiirinin bir uzantısı olarak görülmekten kurtulamamıştır. 1980’lere kadar ikinci
bir güçlü örneğiyle karşılaşılmayan evrensel mistik şiir bu dönemde hem tasavvuf düşüncesi
içinde kendine bir yer açmış hem de modern şiirin güçlü bir damarı olacağını sezdiren yeni ve
yetkin temsilcileri kazanmıştır. Yer yer geleneksel tasavvuf düşüncesiyle örtüşüp bütünleşen
bazı modern örneklerin yanında sufi öğretisi içinde de çığır açacak şiirler yazılmış ve evrensel
mistik şiirin kimi olgun verimleri ortaya çıkmıştır. 1980 sonrasının mistik Türk şiiri üzerine
dönemsel bir tarama özelliği göstermeyen bu çalışmada mistik eğilimlerin çeşitlenmesini ve
bu çeşitliliği besleyen ilkesel ayrımları belirlemek amacı güdülmüştür. Dönemin genel bir
niteliği olarak siyasal koşulların edebiyat üzerindeki süregelen baskısını yitirmeye başlamış
olması bir yandan laik şiirin içerisinden mistik uçların çıkmasını, diğer yandan İslamcılık
etkisi altındaki şairlerin de oransal olarak kendilerini daha özgür duyumsadıkları mistik şiire
yönelmesini kolaylaştırmış gibidir. Bu koşullar altında bu çalışmanın evrensel mistik
düşüncenin şiirini tanımlamayı ve incelemeyi öncelediği, buna koşut olarak belirgin bir
biçimde klasik tasavvufa bağlı kalan bazı tipik örnekleri dışarıda bıraktığı görülecektir.