Özet:
Günümüzde galeri ve müzelerden bağımsız olarak birçok heykel kamusal alanda yer almaktadır. Ait olduğu topluma dair referansları ve analizleri içinde barındıran kamusal alan kavramı, sanat, siyaset ve sosyolojik alanlardaki araştırmalar için önemli bir yere sahiptir. Kamusal alan kavramı içinde, ideolojinin taşıyıcısı olarak heykel sanatı özel bir yere sahiptir. Tarih boyunca kentsel kamusal alanlarla ilişki içinde olan heykeller ilettikleri mesajlar ve dâhilinde bulundukları yerle ilgili anlamlar taşımaktadırlar. Bu açıdan bakıldığında; heykelleri ait olduğu çevreden bağımsız estetik değer olarak değerlendirmek mümkün değildir. Onları tarihsel ve sosyo-politik ilişkilerin oluşturduğu ağ içerisinde değerlendirmek gerekmektedir. Kapsamlı bir literatür araştırması yapılarak üretilen bu çalışma, Türkiye’de siyasi erkin kamusal alanda uygulanan heykel sanatı üzerinden, kentsel kamusal alandaki görünürlüğünü irdelemektedir. Tez çalışmasının zeminini; “Kamusal alan” kavramı ve “Heykel sanatının” kamusal alanla kurduğu ilişkinin, ülkenin içinde bulunduğu siyasi /sanatsal olguların, toplumsal koşulların içinde kent mekânıyla ve siyasi iradeyle ilişkisi oluşturmaktadır. Türkiye’de ilk heykel örneklerinden itibaren heykel sanatının kamusal açık mekânlarda siyasi göstergeye dönüştüğü ve kamusallığın egemen ideolojinin aracı olarak kullanıldığı söyleyebilir. Siyasi erkin himayesinde, kamusal açık mekânlarda kendine yer bulan heykel sanatı genellikle, egemen ideolojinin simgesi olarak topluma egemen ideolojiyi yaymakta ve gelecek kuşaklara siyasi tarih öğretisi yapmaktadır.