Abstract:
Dijitalleşme sanatın dinamiklerini baştan başa değiştiren bir süreçtir. Bu sürecin bir
uzantısı olan sanal gerçeklik sistemleri ise sanatta “gerçek” kavramına dair yapı
taşlarını yerinden oynatmıştır. Tarihin en eski zamanlarından beri bilim, sanat,
felsefe gibi tüm alanlarda tartışma konusu olan “gerçek” kavramı sanal gerçeklik
sistemleri ile bir anlamda yapıbozuma uğramıştır. Sanat, öteden beri aradığı,
sorguladığı, ulaşmaya çalıştığı gerçekliğin farklı katmanlarına ve alternatif
oluşumlara kavuşmuştur. Zamansız, mekansız, nesnesiz sanat üretimi sınırsız bir
uzam içerisine yerleşmiştir. Bu noktada sanatın üretim, tüketim ve sunumunda,
sanatçı konumunda, alımlayıcı algısında hem eski sistemlerin de harmanlandığı
yapılar olmuş hem sapmalar meydana gelmiş hem de başka perspektifler ortaya
çıkmıştır. Dolayısıyla klasik sanat yapısı ve yeni sanat yapısı arasında karmik bir
durum baş göstermiştir. Bu çalışmada kültür, sanat, toplum çerçevesinden eser,
sanatçı, alımlayıcı odaklı konular dijitalleşme kapsamında incelenmiş, gerçek
kavramının ne olduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Teknolojik gerçeklik sistemleri olan
sanal, artırılmış, karma ve genişletilmiş gerçeklikler ile birlikte yeni gerçeklik
anlayışlarının doğduğu belirtilerek sanatta sanal gerçeklik sistemlerinin etrafındaki
döngüler, gelecek varsayımları örnekler üzerinden işlenmiştir. Sanata dair yeni bakış
açılarının, estetik anlayışların, teknik, biçim ve sunum konuları başta olmak üzere
yeni anlayışların getirilmesi gerekliliği vurgulanmıştır.