Özet:
Günümüzde çeviri alanından ya da alan dışından pek çok kişi çeviri etiğinin daha çok meslek etiği biçiminde ele alınmasını, yeminlerin, meslek ilkelerinin, meslek standartlarının ve yasaların daha kapsayıcı hale getirilmesini istemektedir. Bu tezin temel amacı, evrensel geçerliliği olması istenen meslek ahlak kodlarının çevirmenin ahlaklı davranmasına yol açıp açmayacağını sorgulamaktır. Bu doğrultuda, tezin 2. Bölümünde, belli başlı çeviri kuramlarının temel kabulleri, önemli terimleri ve çeviribilime katkıları incelenerek, norm koyucu ve evrenselci yaklaşımın dünden bugüne nasıl taşındığı, neye hizmet ettiği, nasıl bir işlev üstlendiği 'makul' ve 'makbul kavramları üzerinden sorunsallaştırılacaktır. Çevirmenin bireysel ahlakı sorunsalı özellikle Zygmunt Bauman'ın birey ahlakının 'müphemliği' kavramından hareketle ele alınacak ve son olarak da izlerini sürdüğümüz görüşlerin genel değerlendirmesi yapılacaktır. Çalışmanın 3. Bölümünde ise amaç, son zamanlarda bir meslek etiği olarak düşünülen çeviri etiğinde bugün gelinen noktayı mercek altına almak, meslek etiğine duyulan ilgideki artışın altında yatan nedenleri saptamak, daha kapsayıcı ve evrensel olması arzulanan ahlak kodlarını yeminler, meslek ilkeleri ve yasalar üzerinden okumaya çalışmak, bütün bu ahlak kodlarının varlığına karşın, çevirinin bazı alt alanlarında ne tür ahlaki sorunlar, çelişkiler, ikilemler yaşandığını ya da yaşanabileceğini gözler önüne sermektir. Dolayısıyla, İoanna Kuçuradi'nin değer/değerler etiği düşüncesinden yola çıkılarak çevirinin çeşitli alt alanlarında karşılaşılan/karşılaşılabilecek ahlaki sorunların, başka mesleklerde karşılaşılabilecek ahlaki sorunlardan ya da ikilemlerden farklı olup olmadığı tartışılacak ve meslek etiğinin işlevleri sorgulanacaktır. Ayrıca, uzmanlaşmayı vurgulamak suretiyle 'makbul' meslek mensubunun resmini çizen meslek etiklerinin ve meslek ilkelerinin birey ahlakı açısından ne anlama gelebileceği, gene Bauman'ın postmodern etik ve birey ahlakının 'müphemliği' düşüncesi çerçevesinde ele alınacaktır. Tezde, belli bir dönemde belli bir topluluk tarafından kabul görebilecek normları evrensel geçerliliği olması istenen ahlak kodları biçiminde sunan norm temelli bir çeviri etiği ya da meslek etiği yerine, çevirmenin bireysel ahlakını temel alan bir anlayış benimsemenin daha anlamlı, faydalı ve demokratikleştirici olabileceği savunulmaktadır.