This dissertation comprises three essays that cover the critique of identity economics
and the measurement of economic outcomes of ethnic identities in the Turkish labour
market. The first essay examines the evolution of the concept of identity in the
economics literature. It reveals the strengths and weaknesses of the theory of identity
economics. The second article describes the integration process of refugees from
different ethnicities, who came to Turkey after 2010, with the scale of Ethnosizer. It
analyzes the role of ethnic identity in the integration process and on the economic
outcomes in the labour market in Istanbul. It is concluded that a significant majority
of the refugees in Istanbul live as a parallel society. Afghan and Pakistani refugees
are the groups that are exposed to the highest discrimination in the labour market and
who are in the highest marginalization. More than half of the Arabs were separated.
Arabs are the group with the highest annual income. In the last essay analyzes the
impact of job occupations on income groups of the Roma in Turkey. Compare to
variables such as age, gender, and education. Job occupation has a very high impact
on explaining income differences. However, regional differences, working hours,
sociocultural and political cohesion parameters have much more impact on income
than job occupation. Especially for the Roma in lowe-income groups, working in
jobs requiring technical qualification and being worker has an income-increasing
effect. The proportion of Roma working in traditional job occupation is negligible.
Except for the Roma in the highest income group, for all the Roma, discrimination in
the labour market has an increasingly reducing effect on income. In addition to
discrimination, the high level of unemployment and low and irregular jobs indicate
the presence of segregation for Roma in the labour market.
Bu tez, kimlik iktisadı teorisinin eleştirisini ve Türkiye iş gücü piyasasında etnik
kimliklerin iktisadi çıktılarını ölçümleyen üç makaleyi kapsar. İlk makale, kimlik
kavramının iktisat literatüründeki evrimini incelemekte, kimlik iktisadı teorisinin
güçlü ve zayıf yanlarını ortaya koymaktadır. İkinci makale, 2010 yılı sonrası
Türkiye’ye gelen farklı etnik kimliklerdeki mültecilerin Türkiye toplumuna uyum
süreçlerini Etnometre ölçeği tanımlar. Makale, uyum sürecinde etnik kimliğin rolünü
ve İstanbul emek piyasasındaki tezahürlerini analiz eder. İstanbul'daki mültecilerin
önemli bir çoğunluğunun paralel bir toplum olarak yaşadıkları sonucuna varılmıştır.
Afgan ve Pakistanlı mülteciler iş piyasasında en yüksek ayrımcılığa maruz kalan ve
en yüksek marjinalleşmenin gözlemlendiği gruplardır. Araplar en yüksek yıllık gelire
sahip grup olmalarına rağmen sosyokültürel olarak büyük ayrışmış oldukları tespit
edilmiştir. Üçüncü makale, Romanların çalıştıkları iş kollarının gelir grupları
üzerindeki etkisini analiz eder. Romanların çalıştıkları iş kolları, yaş, cinsiyet, eğitim
gibi değişkenlere göre hanehalkı gelir farklarını açıklamada oldukça yüksek etkiye
sahiptir. Ancak bölgesel farklılıklar, çalışma saatleri, sosyokültürel ve politik uyum
parametrelerine göre iş kollarının geliri açıklamada daha düşük açıklayıcılığa sahip
olduğu tespit edilmiştir. Özellikle alt gelir gruplarındaki Romanlar için, teknik
kalifikasyon gerektiren işlerde çalışmak ve işçi olmak yüksek oranda gelir artırıcı
etkiye sahiptir. Romanlara ait geleneksel iş kollarında çalışanların oranının göz ardı
edilebilir ölçüde düşük olduğu tespit edilmiştir. İş gücü piyasasındaki ayrımcılık, en
üst gelir grubundaki Romanlar hariç, tüm gelir gruplarındaki Romanlar için artan
oranda geliri azaltan bir etkiye sahiptir. Ayrımcılığın yanı sıra, düşük ve düzensiz
gelir getiren işlerde çalışmanın ve işsizliğin yüksek oluşu, iş piyasasında Romanlar
için mesleki segregasyonun varlığına işaret etmektedir.