Özet:
Kentler, önce sanayi devrimi, İkinci Dünya Savası, sonrasında 1960-70’lerde
kentselleşmeye ilginin artması ve 1980’ler de dünya da yaşanan ekonomik, sosyal ve
teknolojik gelişmelerin ortaya çıkardığı küreselleşeme süreci etkisiyle oluşan hızlı
değişimlere maruz kalmıştır. Her kentin bu değişim, gelişim ve sonucunda beliren
dönüşümlere yanıtı farklı düzeylerde olmuş ve bazı kentler uyum sağlarken pek çoğu
kentleşmenin sonuçlarını iyi yönetememiştir.
Kentleşme olarak ifade edilen bu süreçte ortaya çıkan sorunlar-olgular, etkilerini
kentsel mekanlarda hissettirmeye başlamıştır. Kentsel mekanların, sahip olduğu ya da
olması gereken temel yapısal kimlikleri, uyum sürecinin yerine getiremediği
durumlarda bozulmalara ve sağlıksızlaşmaya yol açmıştır. Kentsel tasarım yaklaşımları
hızla değişirken, büyük kentlerde mevcut kent parçalarının yeniden oluşumu ve üretimi
konusunda planlamalar yapılmaya başlanmıştır.
Günümüzde kentleri tehdit eden yeni küresel dinamiklerin yarattığı değişim olgusu
çeşitli toplumların ekonomik, sosyal ve kültürel yasam biçimlerini etkilerken, aynı
zamanda yasam alanlarımız olan kentlerimize yansımaktadır. Yeni gelimeler, boyut ve
ölçek açısından kentsel mekanların ve mimarinin biçimlenmesinde, kentsel kalite
oluşumunda etkin olmaktadır. Küreselleşme sürecinde söz konusu değişimlerin
günümüz insanının gündelik yaşayışına getirdiği yeni yasam biçimleri, beraberinde
kentlerin fiziksel-mekansal düzenine de yeni bir yapılanma ve değişen/başkalaşan/yeni
kimlikler getirmektedir.
Kentsel mekanları oluşturan tüm tasarım bileşenleri, bu bileşenlerin birbiri ile
uyumluluğu, uygulama yöntemleri, planlama sürecinin en zayıf evreleri arasında yer
almaya başlamıştır. Bu sebeple, sorunların-çözümlerin-önerilerin daha bütüncül, bölge
bazında ele alınması gereklidir. Bir kent parçasında/kentsel alanda, yapılar için alınacak
kararlar hem çevresindeki binalara hem de kente ilişkin kurallar, sınırlamalar
içermelidir.
Kentlerin fiziki yapısındaki işlevsel ve estetik bozukluklar, kentsel bütünlüğün ve
kimliğin kayboluşu fiziki çevrenin düzenlenmesinde kentsel tasarım kontrollerinin
kullanımını gündeme getirmiştir. Yapılı çevrenin düzenlenmesinde, değişim ve gelişimin
yönlendirilmesinde kentsel tasarım ve uygulama araçları bir gereklilik olmaya
başlamıştır.
Kentsel tasarım rehberlerinin kullanımı ile bölgesel planlamadan mimari tasarıma
kadar olan, yani, üst ölçek ile alt ölçek arasındaki ilişkiyi gösteren “bütünleşmiş tasarım
süreci” rahatça ifade edilebilmektedir. Tasarımlarda parça-bütün ilişkisi
kurulabilmektedir ve kent ölçeğinde mekansal algı yanında, bina ölçeğinde de
mekansal algı sağlanabilmektedir. Kentsel mekan kalitesinin sağlanabilmesi, mekansal
gelişim ve yönlendirme, ancak doğru kentsel tasarım rehber uygulamalarının kullanımı
ve “Kentin DNA”sını bozmadan yapılacak müdahaleler ile gerçekleşebilmektedir.
Günümüzde, planlama sisteminin modernleştirilmesi ve mekansal gelişmenin
yönlendirilmesinde stratejik ve çağdaş planlama yaklaşımları çerçevesinde, kentsel
tasarım uygulama araçları ile kentsel kontrolün sağlanması ve problemlerin çözülmesi
söz konusudur. Kentsel tasarım rehberleri, planlama-tasarım ilişkisine bütüncül bir
yaklaşım içinde, kentle mekansal birlikteliğin sağlanmasında, disiplinler arası plan-proje
diyalektiğinin kurulmasında etkili olmaktadır.
Bu kapsamda çalışmanın birinci bölümünde; Literatür Özeti, Tezin Amacı ve Hipotez
açıklanmıştır.
İkinci bölümde; literatürde yer alan genel kavramları netleştirmek üzere kalite kavramı,
kentsel mekan kavramı ve kentsel mekanda kalite parametreleri açıklanarak, bunlarla
ilişkili göstergelere yer verilmiştir.
Üçüncü bölüm kapsamında tez konusu ile ilgili önemli iki tanım ve alt baslıkları ele
alınmıştır. İlk olarak kentsel tasarım kavramı üzerine olan tartışmalar ortaya konulmuş,
kapsamı açıklanmıştır. Daha sonra başarılı bir kentsel mekanın yaratılmasındaki geçmiş
uygulamaların daha iyi algılanması açısından kentsel tasarımın ortaya çıkısı ve tarih
içerisindeki gelişim süreci, yeni yaklaşımlar ve diğer disiplinlerle ilişkisi açıklanmıştır.
Başarılı kentsel tasarım modeli oluşturmada önemli rol oynayan kentsel tasarım ilkeleri
tanımlanmıştır. İkinci olarak ise, kentsel tasarım uygulama araçlarının tanımı ve
“kentsel tasarım rehberleri”ni kapsayan sınıflandırılması yapılmış, kentsel tasarım
süreci içindeki yeri ve kullanım alanları ortaya konmuştur.
Dördüncü bölümde; kentsel tasarım rehberlerinin tanımı, ortaya çıkış süreci ve gelişimi
açıklanmıştır. Özellikleri, ilke ve hedefleri, ölçütleri belirtilmiş, bu konudaki tartışmalar
ve kapsamı ortaya konulmuştur. Bir kentsel tasarım kontrol aracı olarak “kentsel
tasarım rehberleri”nin sahip olması gereken tüm özellikleri, sınıflandırılması, uygulama
ölçekleri ve mekansal kullanım alanları belirlenmiştir. Son olarak, tez kapsamında
önemle üzerinde durulan, günümüz kentlerinin problemi olan, “mekansal gelişim ve
değişimin yönlendirilerek, kentsel mekan kalitesinin sağlanması” yönünde rehber
kullanımının rolü tanımlanmıştır.
Besinci bölümde; diğer bölümlerde yapılan tez amacına yönelik literatür
araştırmalarından kentsel tasarım ve kontrolleri konusuyla ilgili olan, literatürün
temelini oluşturan kuramcıların çalışmalarından elde edilen bilgilerle, farklı
ölçeklerdeki kent ya da kentsel alan için hazırlanan kentsel tasarım rehberleri
incelenerek örnek uygulamalar üzerinden analizleri yapılmış, tasarım ölçütleri,
bileşenleri, konuları sınıflandırılmış ve analiz sonuçlarının karşılaştırmalı
değerlendirilmesi yapılmıştır.
Son olarak altıncı bölüm de ise; bir önceki bölümde sınıflandırılması yapılıp, çizelge
halinde sunulan “farklı uygulama ölçeklerinde hazırlanan kentsel tasarım rehberleri “nin analiz sonuçları değerlendirilerek, örnek alan “Metropol ölçeğinde” oluşturulacak
kentsel tasarım rehberlerinin tasarım konuları, sorunlar ve çözüm olacak tasarım
ölçütleri/önerileri belirlenmiştir. Bu ölçütler en yüksek düzeyde kent, mekan ve yasam
kalitesi sunabilecek şekilde sınıflandırılmış, bu bağlamda kentsel tasarım rehberi
çerçeve model önerisi yapılmıştır.
Sonuç olarak, tez çalışması, kentleri tehdit eden küresel dinamiklerin yarattığı negatif
etkileri en aza indirgemek ve yasam alanlarımız olan kentsel mekanlarda tasarımsal
yoksunluklar, kimliksizleşme, karmaşa, kalite yoksunluğu vb. hızla artan problemlerin,
doğru kentsel tasarım uygulama süreçleri ve kontrolleri ile çözülebileceğini
göstermiştir. Farklı disiplinlerin ortak çalışması aracılığıyla, kentler üzerinde aynı
tasarım dilinin konuşulmasıyla ve kullanıcılarının/kentlilerin ekonomik, sosyal ve
kültürel yasam biçimlerini tanıyarak doğru şekilde yapılan tasarım çalışmalarının
kentsel kalitenin ve kentsel sadakatin sağlanması açısından çok önemli olduğu
görülmüştür. Bunun elde edilebilmesi için kent ya da kent parçası için hedefleri net bir
şekilde belirlenmiş, işlev bölgeleri (tarihi alanlar, rekreasyon alanları, karma işlevler vb.)
ve fiziksel verileri doğru saptanmış olarak hazırlanacak kentsel tasarım rehberlerinin,
tasarım kontrolü olarak kullanılması gerektiği saptanmıştır.